Gün geçmiyor ki New York'ta çalıntı tarihi eser gündeminde yeni bir gelişme olmasın. Dünyaca ünlü müzelerin koleksiyonunda çalıntı eserlerin olması skandal ancak durum gizlenerek unutturulmaya çalışılıyor. 'The Met' dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden biri ama gelin görün ki karanlık tarafı da namı kadar büyük. Müzede eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserlerin yanı sıra bir de nereden geldiği gizlenen çalıntı eserler bulunuyor. Bir ülkenin kültürel mirasının çalınmasına göz yummak gerçek bir etik örneği (!) New York savcıları geçtiğimiz hafta verdikleri kararla, bazıları Metropolitan Sanat Müzesi'nde bulunan yaklaşık 19 milyon dolar değerindeki onlarca çalıntı eseri İtalya'ya iade etti.
Ardından Metropolitan Sanat Müzesi, koleksiyonundaki 53 eserin Nazi döneminde baskı altında ele geçirildiğini veya satıldığını tespit ettiğini duyurdu. O eserler arasında bir Türk miğferi de var. 1950'de Metropolitan Museum of Art'a isimsiz birinin hediye olarak verilen Türk multi-metal kafa zırhı 'Helmet with Aventail'. Savcılık, yalnızca bu yıl içinde, tahmini değeri 66 milyon doların üzerinde olan yaklaşık 300 antik eseri 12 ülkeye iade ettiğini bildirdi.
'GÖRGÜ TANIĞI ARIYORUZ'
Arkeologlar, bir sikkenin bile; yapıldığı dönem hakkında bizlere pek çok bilgi sunabiliyorken 'Boubon' çalışması neden incelenip gerekli işlemler başlatılmıyor diye araştırırken herhangi bir dava sürecinin henüz başlamamış olduğunu öğrendim ve bunun üzerine ülke mirasımızın Amerika'da müzeler tarafından gizlenerek sergilenmesi konusundaki tüm soru işaretlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurt Dışı Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Burcu Özdemir'e sordum.
Özdemir açıklamasında; "Maalesef ABD ve Avrupa'daki büyük ve önemli müzeler bu tür eserleri koleksiyonlarına dahil ettiler ve etmeye devam ediyorlar. Bir taraftan korumacılık mesajları verirken bir taraftan bağlamından, toprağından koparılmış eserleri almaya devam etmeleri son derece hypocrite ve kabul edilemez. Bu eserlerin bağlamından bilimsel kazılar dışında çıkarılması, verileri yok edebildiğinden arkeoloji bilimine de büyük zarar veriyor. Evet ABD'de bulunan eserlerle ilgili çalışmaları devam eden dosyalarımız var. Bunlarla ilgili süreçler devam ettiğinden tek tek bilgi vermem mümkün değil. Ancak her biri için tek tek delil, bilgi, belge arşiv incelemesi yapılıyor. Çıkarılmış olabileceğini düşündüğümüz yerlere gidip kaçakçılığa dair görgü tanığı bulmaya çalışıyoruz. Kayıtlarımızı tutuyor, dosyalarımızı hazırlıyoruz. Çünkü bu müzelerin en çok yaptıkları şey kriminolojik veriniz yoksa yapılacak bir şey yok demek oluyor, yani hırsızın hırsızlık yaptığını bizim kanıtlamamız gerekiyor. Onların elindeki eserin yasal olduğuna dair bir şey kanıtlaması gerekmiyor. Ama biz bu mücadelemizi hem bu ince ince hazırladığımız dosyalarımızla sürdürüyoruz hem de UNESCO gibi uluslararası kuruluş ve komitelerde de en üst düzeyde dile getirerek devam ettiriyoruz" dedi.
Özetle Amerika'da süreç biraz farklı işliyor, dilerim en kısa zamanda bu eserler nihai karara ulaşır ve eserlerimizin ülkemize geri döndüğünü bir an önce görürüz.
HOLLANDA'DAN İADE GERÇEKLEŞTİ
Ülkemizin tarihi eserlerine sahip çıkma konusundaki hassasiyeti ve iade süreçlerinin başarısını bir süredir yazıyorum. Yine bir başarılı iade sürecinin daha gerçekleştiğinden bahsetti Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurt Dışı Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Burcu Özdemir... Yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan ve Hollanda'da bir müzayedede satışa konulan Şile Bozgoca Camii Kitabesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce yürütülen çalışmalarla Türkiye'ye getirilmiş. İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde sergilenecek eserin iade sürecine, yazıtta adı geçen Hurşit Bey'in Şile'de yaşadığının, burada defnedildiğinin belgelenmesi ve köyün yaşlılarının yazıtı hatırladıklarını beyan etmelerinin önemli katkısı olmuş. Türkiye'den kültür varlıklarının çıkışının 19. yüzyılın sonundan beri yasak olduğu, bu türlü eserlerin yerlerinden koparılmalarının dahi suç olduğu, üzerinde Şile'ye ait olduğu en net şekilde belirtilen bir ifade taşıyan bu eserin Türkiye'den ayrılmasının hiç bir yasal yolu olamayacağı hususları çeşitli delillerle desteklendi. Dilerim Amerika'daki süreç de Hollanda gibi hızlı olur.