Gerek çocukların okullarının gerekse de yeni sezon işlerin başlaması ile Ege sahillerinden şehre doğru mecburi bir göç başladı. Eğer işe ya da okula başlamadan önce arada dinlenme payı bırakmadıysanız ciddi bir eylül bunalımıyla baş başa kalacaksınız demektir. Yanlış duymadınız şehre uyumlanamamanın adı 'eylül bunalımı'ymış ve çok yaygınmış. Bir psikolog arkadaşıma bundan bahsedince "Psikolojide tanısı var bunun" diyerek, 'Eylül Bunalımı ile Başa Çıkmak' konulu makaleyi okumam için bana yolladı. Uzmanlara göre mutlu günlerin ardından başlayan uzun ve stresli dönem, insanlara tatilde geçirilen rahat sabah uykularını, kahvaltı ve gece hayatında yaşadıkları eğlenceyi hatırlattığı için sıkı bir döneme konsantre olmalarını zorlaştırıyor.
DEPRESYON NEDENİ
O kadar doğru ki, ne kadar çok tatil o kadar çok konsantrasyon eksikliğine sebep oluyor, kimse farkında değil. Yapılan araştırmalara göre, ABD'de milyonlarca kişi her sene bu rahatsızlıkla karşılaşıyor ve mevsimsel depresyonun (Seasonal affective disorder-SAD), erkeklere oranla daha çok kadınlarda görüldüğünü belirtiyor. Güneş ışınlarının insanlar üzerinde ruhsal açıdan faydalı olduğunu belirten uzmanlar, sıcak ve renkli yaz günlerinin yerini yağışlı ve soğuk günlere bırakmasının bazı insanların depresyona girmesine sebep olduğunu belirtiyor. Gelin görün ki mevsimsel duygu durumlarımızın düşüşünün bir tanısının olduğunu bilmek, hele hele bu depresyonun eylül ayı sonu gibi başlayıp nisan ayında biteceğini öğrenmek beni oldukça şaşırttı.
Mevsimsel depresyonun belirtilerinin ne olduğunu merak ederseniz; mutsuzluk, ümitsizlik, isteksizlik, değersizlik hissi, uyku düzensizliği, enerjisizlik ve çabuk yorulma, iştah değişikliği (azalması veya artması), gerginlik, karamsarlık ve hatta ölme isteğiniz varsa eylül bunalımını kabul edip bir başa çıkma yöntemi geliştirmenizde fayda var. ABD'de yapılan bir araştırma SAD tehşisi konulan hastaların yüzde 6 ile yüzde 35 arasında hastane yatışına ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Bakın bu veriler hiç hafife alınacak türden değil, her eylül aynı durumu yaşamamak için belki ütopik gelebilir-ama bence şahane bir hayal- acaba tüm mevsimleri yaz olan yerlerde mi yaşasak ne dersiniz?
UÇUŞLARDA KARBON SALIMI DENGELENİYOR
Çevreye duyarlı seyahatler çok ilgimi çekiyor. Neden derseniz iklim krizi gerçeğiyle karşı karşıyayken bu meselenin çözülmesini kendine misyon edinen şirketleri görmek geleceğimiz açısından umut veriyor. En son, uçuş kaynaklı karbon salımının dengelenmesini amaçlayan Türk Hava Yolları, 'Co2mission' adlı programını hayata geçirdi. Programla tüm çalışanların iş seyahatlerinden kaynaklanan emisyonların dengelenmesi hedefleniyor.
1 Ağustos'ta kullanıma açılan turkishairlines. co2mission.com/ sayfasında, yenilenebilir enerjiden ağaçlandırmaya kadar çeşitli karbon dengeleme projelerini barındıran, çevresel ve toplumsal faydaya yönelik portföy seçenekleri sunuluyor. Uçuşuna ait emisyonu dengelemek isteyen bir yolcu, tercih ettiği proje portföyüne dilediği miktarda katkıda bulunarak, başka bir deyişle Birleşmiş Milletler tarafından akredite emisyon azaltım sertifikalarını satın alarak, karbon dengeleme işlemini gerçekleştirebiliyor. Düşünsenize sizin verdiğiniz bu katkı, Türk Hava Yolları'nın herhangi bir pay talebi olmaksızın dünya çapında kabul görmüş, VCS ve Gold Standard tarafından akredite edilmiş ve üçüncü parti denetim ve doğrulama süreçlerini tamamlamış projelerin desteklenmesini sağlayacak. Sürdürülebilirlik odaklı faaliyetlere en iyi örnek değil de ne bu proje?
Karbon dengeleme işlemini gerçekleştirebilmek için uçuş tarihi, kalkış-varış istasyonları gibi temel bilgiler yeterli oluyor. Misafirler, hangi havayolu ile seyahat ettikleri fark etmeksizin diledikleri zaman karbon dengeleme işlemini gerçekleştirebiliyor.