'Sesini yükselt, dünyamızın ihtiyacı olan cesur filmler' mottosuyla hayata geçirilen bir film festivali için Frankfurt'tayım... 22. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali; mottosu, Altın Elma kazananları, Türk sineması müzikleri konseri, film sohbetleri ve sinemanın dijitalleşmesi üzerine tartışmasıyla uzun zamandır özlenen film festivali ruhunu yaşattı herkese. Neler mi oldu dersiniz?
KONSER ŞAHANEYDİ
Festival kapsamında bu yıl huzurevinde film gösterimi gerçekleştirildi. Öyle anlamlı ve duygusal bir etkinlikti ki bu... Daha önceki yıllarda lise ve hapishane gösterimleri yapılan festivalde bu yıl bir ilk yaşanmış oldu. Türk sineması müziklerinden oluşan konser şahaneydi, şarkılarla adeta Yeşilçam'da zaman yolculuğu yaptık. Festival jürisinde yer alan yapımcı Emre Oskay'ın hayata geçirdiği, çok ses getirecek yapımın hikayeleri de, görüntüleri de inanılmazdı. Festivale 'Sardunya' filmiyle katılan oyuncu Ali Seçkiner Alıcı'nın film sohbetleri dışında bağlama çalması ve söylediği Keklik Türküsü büyük alkış aldı. Son yıllarda pandeminin, doğal afetlerin ve savaşların milyonlarca insanın hayatına mal olduğuna dikkat çeken festival başkanı Hüseyin Sıtkı, "İnsanların her zamankinden daha fazla cesarete ihtiyacı var. Dünyamızın her zamankinden daha fazla yürekli, korkusuz kişilere, sesini yükselten, mücadele duygusu yayan insanlara ihtiyacı var. Festivalimiz bu misyona uyan bir dizi film sunuyor" dedi.
Yönetmen Reis Çelik'in 'Ölü Ekmeği' filmi, 'Seyirci Ödülü'nü aldı. Ödülünü alırken yaptığı konuşmada, sanatın insanları bir araya getirdiğine ve hayatı daha yaşanılası kıldığına dikkat çekti. Festivalde Türkiye ve Avrupa'da son yıllarda çekilen 'Çatlak', 'Sardunya', 'Okul Tıraşı', 'Koridor', 'Die Perfekte Kandidatin', 'Sen Ben Lenin', 'Aşk Mark Ölüm'ün de olduğu 30 civarında film izlendi.
EN ÇOK MERAK EDİLEN İKİ FİLM
1- KORİDOR
Emel Göksu ve Ayşe Demirel'in enerjisi ilk dakikadan tüm festivale yayıldı. Festivalin en çok merak edilen filmlerinden 'Koridor'un iki başrolünün meğer gerçek hayatta da en yakın iki arkadaş olduğunu öğreniyorum. Filmde farklı karakterlere sahip iki kardeşin hikayesini izliyorsunuz. İki kardeş, ne kendileriyle ne de çevresindekilerle sağlıklı ilişki kurabiliyor. Çaresizliğin içine düşen kardeşler, sadece kendilerine ve birbirlerine zarar veriyor, ebeveynleriyle, geçmişleriyle ve hayatla sonu gelmeyecek bir hesaplaşmaya girişiyor.
2- SARDUNYA
Festivalin bir diğer dikkat çeken yapımı Çağıl Bocut'un ilk uzun metrajlı filmi 'Sardunya'ydı. Suçluluk, sevgisizlik ve çeşitli ihmallerden oluşan bir sarmalın içinden geçerek ailenin nasıl güvenilmez ve tekinsiz bir yer olabileceğine işaret eden film, sağlam bir hikâye örgüsüne sahip. 'Sardunya', yeni kuşak bir yönetmenin taşraya bakışta eski kuşak yönetmenlerden çok daha farklı şeylere dikkat çekebileceğini düşündürtüyor. Romantize edilmemiş bir aile hikâyesi. Baba rolündeki Ali Seçkiner Alıcı'yı da izlemenizi öneririm.
BEYNİ GELİŞTİREN MÜZİK: GROOVE
Japonya'daki Tsukuba Üniversitesi'nden bilim insanlarının yürüttüğü bir araştırmada 'groove' müziğin beynin performansını artırdığı keşfedilmiş. Makaleyi okur okumaz 'groovy' diye de anılan bu müziği son ses açtım, genellikle dans müziğiyle eşleştirilse de aslında ritmik şarkıların çoğunu kapsıyor bu tür. 1960 ve 1970'li yıllarda ABD'li genç dinleyicilerin ortaya attığı, 'harika' anlamına gelen bu nitelendirme, dinleyicinin farkında olmadan ritim tuttuğu tüm hareketli şarkılar için kullanılabiliyor. Özetle evden dışarı çıkmadan hazırlanırken açtığınız ritimli müzik, beyni geliştiriyormuş, bu nedenle ritimle hazırlanmaya aynen devam edelim.