Geçtiğimiz günlerde bu köşede, genç sanatçıları desteklemek amacıyla gerçekleştirilen bir yarışmada, '40. Günümüz Sanatçıları' ödülünün kopya esere verilip, ardından geri alındığından bahsetmiştim. İşte o günden bugüne, sanat eserlerindeki kopyacılık sorunu, ihbarlar ve isyanlar ile her yerde karşıma çıktı, mail kutum doldu taştı. Yaptığım araştırmalar ile ne üzücü ki kopyacılık sanatının çok geliştiğini ve bazı galerilerin de gizli saklı bu konuyu desteklediklerini öğrendim. Yok artık dedirtecek bir kopyacılık skandalına şahit oldum. Meğer daha ucuza eser satmak ya da almak için neler yapılıyormuş da haberimiz yokmuş. İlginç olan şu ki; bu eserlere kopya ya da çalıntı denmiyor, yüksek derecede esinlenme deniyor.
SİPARİŞ ÜZERİNE
Dinlediğim bir hikayenin kahramanı, çağdaş sanatın en popüler isimlerinden biri. Ayrıldığı eski galerisinden şöyle bahsediyor: "Etik çok önemli benim için, eski galerimden ayrılma sebebim çok popüler bir sanatçının işlerinin aynısını yapmamı istendi. Ben de yapmayacağımı söyledim. Şimdi başka sanatçısına benim eserlerimin aynısını yaptırıyor. Yani burada kopyacılık sanatının siparişini galerici veriyor, üstelik İstanbul'un en ünlü galeri sahiplerinden biri. Bu yıl ki Contemporary'e, birbiri aynısı olan eserlerin gerçek sahibi katıldı, taklitçiyi galerici fuara almadı. Bu konuyla ilgili araştırmalarım devam ediyor, ilerleyen günlerde galeri ve sanatçı isimlerini sizlerle tek tek paylaşacağım elbette. O zamana kadar yüksek esinlenme denilen eserleri anlatayım. Emre Namyeter, eser almak için sıra beklemeniz gereken çağdaş sanatın en başarılı isimlerinden. Bir kişi tarafından değil, birkaç kişi tarafından birebir taklit ediliyor. Emre'den eser almak için sıra beklemeyi tercih etmeyen kişiler, Glass Man İstanbul gibi bir şirkete aynı eseri yaptırabiliyor. Hatta geçtiğimiz günlerde bir konser sahnesine konan sahte eserler, sosyal medyada 'Aa Emre'nin eseri değil mi bunlar!' diye paylaşılınca eserlerin sahte olduğu ortaya çıkmış. İlham mı, çalıntı mı sorusuyla bizi karşı karşıya getiren bir diğer hadise, yine çağdaş sanatın en çok eser satan başarılı isimlerinden Haluk Akakçe'nin meşhur ayılarının Ege Ertukel'in tablolarında karşımıza çıkması. Ne tesadüf ki Haluk'un imzası bile neredeyse aynı, renkler, yazılar her şey. Haluk'un eserleri 15-20 bin dolar değerinde. Fakat biri Ege'den 5 bin dolara eser aldım diyor. 'Nasıl duvarına asarsın kopya eseri' diye sorduğumda, 'Kimse anlamıyor ki' diye verilen cevap, bana ikinci şoku yaşatıyor. Son olarak New York'ta yaşayan sanatçılardan Sarp Kerem Yavuz'un eserlerinin taklidi, kimine göre yüksek esinlenme olayı, Galeries Bartoux sanatçısı O Gringo'nun işlerinde dikkatimi çekti. O meşhur çiniler Bartoux gibi bir galerinin ilgisini çekmiş belli, Sarp'ın bu eserlerinin de popülaritesinin farkındalar ve o etkiden faydalanmak istiyorlar. Sarp'ın şu günlerde New York'taki Turkish Delight sergisinden de birçok iş birebir kopyalanmış. O Gringo'nun taklit yolunu seçerken meşhur çinilerimizi tercih etmesi de gerçekten patetik." Hemen aklıma orijinallik üzerine yapılan meşhur bir deney geldi. Jim Rilko'nun 'Kapalı Köprünün Oğlu' ve 'Kapalı Bir Köprü' adlı iki resmini değerlendirmeleri istenen 180 katılımcı üzerinde, daha önce hiç görülmemiş bir deney yapıldı. Eserler birbirine çok benziyor çünkü ikisi de aynı manzarayı betimliyor ve zaten eserlerin bu benzerliği de deney için çok önemli bir noktayı oluşturuyor.
ORIJİNALLİK DEĞERLİ
Katılımcıların yarısına resimleri iki farklı sanatçının yaptığı ve benzerliklerinin tamamen tesadüf olduğu söyleniyor. Diğer yarısına eserlerden birinin orijinal, diğerinin ise ilk resimden esinlenen bir sanatçı tarafından kopya olduğu söyleniyor. Resimlerin değerini tahmin etmeleri istendiğinde, birinci grup her iki resme de benzer bir değer atfederken, ikinci grup bir kopya olduğu söylenen esere, orijinal olduğunu düşündüklerinden çok daha düşük bir değer biçti. Aynı araştırmacıların yaptığı bir başka deneyde 253 katılımcı, sanatçının el yapımı heykeline, orijinal tasarıma dayanan ancak makine kullanılarak üretilen heykelden çok daha fazla değer verdi. Araştırmacılar, bir sanat eserine olan minnettarlığımızın yalnızca ürünün görünümüne değil, aynı zamanda sanatçının fikrinin orijinalliğine ve yaratıcı süreçteki kişisel katılım düzeyine bağlı olduğu sonucuna vardı. Yani orijinale ne kadar yakın olursa olsun, kopyalar hiçbir yerde orijinal sanat eseri kadar değerli görülmeyecektir. Bu arada başka kopya eser ve sanatçıları ilerleyen günlerde bu köşede okuyacaksınız. Bu gidişle Viyana'daki 'Taklitçiler Müzesi'nden bizde de açılacak..