21. yüzyılda dijital sanatın yükselişe geçtiğini, sanat ve deneyimin bir arada olduğu sergilerin her geçen gün artmasıyla görüyoruz. New York'ta görme fırsatı bulduğum genç Azerbaycanlı sanatçı Orkhan Mammadov'un eserleri, bu bahsettiğime en iyi örnek. Daha önceki eserlerinde yapay zeka ile halı dokuyan ve geleneksel desenler işleyen Mammadov, bu kez Azerbaycan'ın kültürel mirası olan halılarını 'Estetiğin Canlanması' adlı eseriyle NFT haline getirdi ve 150 binden fazla halı ve kilim görüntüsü içeren eserini, New York'ta sergiledi.
Halıların modern çağa bu şekilde taşınması da, deneyim de harika. Halıların içinde ister yürüyün ister dans edin. Mammadov, yapay zeka aracılığıyla sosyal bilimler, veri boyama teknikleri, iplik simülasyonu ve renk verilerini kullanarak yeni, hayali ve spekülatif kilimler yaratmış. Sanatçının 'kültürel bellekte bir deney' olarak sunduğu 'Estetiğin Canlanması', geçmişten gelen bu mirası geleceğe tercüme ediyor.
Dünyanın dört bir yanındaki müzelerde ve kütüphanelerde bulunan 150 binden fazla halı ve kilim görüntüsünü işleyerek eserlerinde kullanılmak üzere yeni spekülatif biçimler yaratan sanatçı, aynı anda bu mirası dijital alan aracılığıyla sanatseverlere sunuyor. Yapay zeka ve kültür tutkunu koleksiyonerler, gerçek zamanlı olarak yaratılan yeni halıların sürükleyici deneyimiyle meşgul olurken, sayısız halı stilinin arka plan hikayeleriyle de ilgilenebilecek. Bu şekilde 45 dakika boyunca 150 binden fazla sanat eseri ortaya çıkıyor. Sergi, Blackdove tarafından destekleniyor ve küratörlüğünü Lara Binnet üstleniyor.
DEDE KORKUT ŞİİRİ GİBİ
Dünyanın en ünlü epik şiir eserlerinden biri olan 'Dede Korkut'un 12 kitabında övülen Azerbaycan'ın ipek halıları, çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Daha 13. ve 14. yüzyıllarda Avrupa'yı dolaşmaya başlayan bu halılar, Flaman ressam Hans Memling ve Jan van Eyck gibi dönemin ünlü sanatçılarının tablolarında yer almıştır. Sergide sohbet ettiğim Mammadov; tıpkı tarihte Avrupa'yı gezen halıların yaptığı gibi Azerbaycan ve Türk mirasını tüm dünyaya tanıtmak için bundan sonraki sergi planının Londra ve Moskova olduğunu söyledi.
AŞK FESTİVALİ İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
Türkiye'ye döner dönmez gideceğim 14. Uluslararası 360 Dereceden Aşk Festivali bu sene 'Evin nerede?' diye soruyor. Şubat aşk ayıdır biliyorsunuz, bu festival de tüm ay boyunca birbirinden aşk dolu sohbetlerle, etkinliklerle gerçekleşecek. Fikir annesi Işık Gençoğlu küratörlüğünde, cinsiyet, din, dil, ırk farkı gözetmeden düzenlenen festival bu yıl, yangınlardan sonra evsiz kalan canlılardan göçe mecbur bırakılıp evlerini terk etmek zorunda kalanlara kadar yaşamın tüm aktörlerine ve tüm olgularına projeksiyon tutuyor. 'Evin Nerede?' teması altındaki festival güçlü konular, çarpıcı eserler ve ilham veren hikâye anlatıcıları ile geliyor. Söyleyecek sözü olanlar, eserleri ile festivale katılanlar, aşkın etrafında toplanıyor.
ARTIK DİJİTAL MÜZEMİZ VAR!
'Van Gogh sanat deneyimi Türkiye'ye gelsin' diye yazmıştım, ne mutlu ki artık böyle uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapabileceğimiz bir sergi ortamımız var. Alanında Türkiye'de bir ilk olan dijital müze X Media Art Museum (XMAM) kapılarını açmış. Teknoloji, bilim ve sanatı bir araya getiren ve Türkiye'de bir ilk olan müzede sergiler, 3 ayda bir değişecek. İlk sergi ise Leonardo da Vinci deneyimi. Müzenin kurucularından Muzaffer Yıldırım, "Türkiye adına önemli bir sergi bu. Leonardo da Vinci'yi sadece bir ressam olarak değil aynı zamanda eserlerini de bilimsel bir çalışmayla anlatıyor" diyor. Müthiş girişim. Bu müze dilerim nice başarılı dünyaca ünlü esere ev sahipliği yapar, biz de alkışlarız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz