Haber Japonya'dan... Dikkatimi çekti. Malumunuz, son günlerde bizde yaşını başını almış erkeklerin evlerini terk etme hikayeleri pek moda. Kadınlar perişan oluyor. Olayı iktidar savaşına dönüştürüyor. Ama erkekler diplerinde de otursa sorun bitmiyor. Peki kocaları, her an yanlarında olsalardı, ne hissederlerdi? Gelelim haberimize... (Lütfen gülümseyerek okuyun haberi.) Japonya'da yaşlı kadınların yüzde 60'ının emekli koca sendromundan mustarip olduğu ortaya çıkmış. Sendromun belirtileri arasında; depresyon, ciltte döküntü, ülser, astım ve yüksek tansiyon bulunuyormuş. Ve bu sendromun nedeni de şöyle açıklanmış. Erkekler hayat boyu çok yoğun çalışıyor. Onlar bu denli yoğun yaşarken ve çalışırken kadınlar da evlerinde kendilerine ait bir yaşam kuruyorlarmış. Ancak işleriyle evli Japon erkekler emekli olup zamanlarını evde geçirmeye başlayınca kadınlar artık neredeyse yabancılaştıkları bir erkekle sürekli birlikte yaşamak zorunda olduklarını fark edip depresyona giriyorlarmış. Gördüğünüz gibi kadınerkek ilişkisinde ve evlilikte her şeyi güllük gülistanlık yapacak tek bir formül yok. İşin şakasını bir yana bırakalım ve yazıyı Halil Cibran'dan bir alıntıyla noktalayalım: Birbirinize kalbinizi verin ama karşılıklı kilitleyip saklamak için değil. Sadece hayatın eli o kalbi saklar. Birlikte durun ama yapışmayın. Ve unutmayın; meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler.