Günlerdir Türkiye'nin kalbi mahkeme salonlarında atıyor. Narin Güran cinayeti, Yenidoğan Çetesi ve Yasadışı Bahis yargılamaları gündemin ilk sıralarında yer alıyor.
Teklifim net: Kamuya mal olmuş bu davaların duruşmaları pek çok ülkede olduğu gibi bizde de televizyondan canlı yayınlansın. Hatta futboldaki gibi her adli yıl öncesinde yayın ihalesi açılsın. Kazanan medya kuruluşu, önem atfedilen duruşmaları naklen yayınlayabilsin. Çünkü gözümüzün önünde katledilen çocuklar ve bebekler artık hepimizin evladı oldu. Ben de tıpkı duruşma salonundaki anne babalar gibi o mahlûkların ta gözlerinin içine bakmak, yüreğimdeki yangını bu sayede biraz olsun söndürmek istiyorum.
Herkesin, hepimizin buna hakkı ve daha da önemlisi ihtiyacı var.
Gençlerimizi zehirleyen, ocakları söndüren, kimi zaman intihar ve cinayetlere yol açan yasadışı bahis baronları ve yaptıkları büyük kötülüğün boyutları da bu sayede gözler önüne serilmeli, mahkemeden yapılacak yayınlar "ibret vesikası" olarak kullanılmalı.
Kimse bana masumiyet karinesinden (Aksi ispat edilene kadar herkes suçsuzdur), kişi hak ve hürriyetlerinden, ekran başında bulunabilecek çocukları korumaktan filan söz etmesin sakın. Gün boyunca televizyondan evimize dolanlar, mahkemelerde yaşananlardan daha mı steril sanki?
Eşkıya Meclis'e hükümdar olmaz!
Devletin bakanının yolunu kesip, TBMM'nin toplantı salonuna sokmayacaksınız öyle mi? Bunun adı tek kelime ile eşkıyalıktır. Bunu ben söylemiyorum, bizzat CHP'nin kurucularından İsmet İnönü'nün sözüdür: "Eşkıya Meclis'e inmiş..."
Neymiş efendim? PKK ile ilişkisi aşikâr belediye başkanı neden tutukluymuş? Neden o belediyeye giremiyorlarmış? Öyleyse İçişleri Bakanı da bir yerlere girememenin travmasını yaşamalıymış.
Karşınızdaki o bakanın ömrü PKK ile savaşmakla geçti haberiniz var mı? Onu Meclis'te itip kakmakla, sınır karakolunda vatanı savunan jandarma ve polisi hırpalamaya kalkmak arasında hiçbir fark yoktur.
Belli ki DEM'lenmekten CHP'nin pusulası iyice şaşmış.
Evlilik üzerine sözler
Bana göre evlilik insanın hayatında verdiği en kritik karardır. Çocuk sahibi olmak ise milattır. İnsan ömrü bence ikiye ayrılır: Çocuktan önce ve çocuktan sonra...
Fikir insanları da belli ki evlilik üzerine çok kafa yormuşlar. İşte onların sözlerinden oluşan bir derleme. Bir yerlerde dursun, arada bir bakarsınız...
Socrates: "Ne pahasına olursa olsun evlenin. Eşiniz iyi çıkarsa mutlu olursunuz, yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz."
Oscar Wilde: "Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar."
Woody Allen: "Evlilik, umudun ölümüdür."
Konfüçyus: "Eş seçmek kitap seçmeye benzer, iyi tasarlanmış bir kapak ve cilt ilginizi çekebilir, içeriği sağlam olmadıkça sonunu getirmek zordur." Çehov: "Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi alçakça bir iştir."
Zsa Zsa Gabor: "Erkek, evlenene kadar eksik bir erkektir ve evlendiğinde artık bitmiştir."
Schopenhauer: "Evlenmek, insanın haklarının yarıya düşmesi, görevlerinin iki katına çıkmasıdır."
Lady Astor: "Ben sizin karınız olsaydım, kahvenize zehir koyardım." Churchill: "Ben de sizin kocanız olsaydım, o zehirli kahveyi seve seve içerdim!"
Gaf'let kürsüsü
Sosyal medyadan bir atışma: Gani Müjde: "Boğazıma ilaç yazması için doktora gittim, bana bir adet SİHA, iki doz da duble yol yazdı." Mogadişulu
Bir Dede: "SİHA'yı fitil olarak yazmıştır, ağır gelir sana Gani. Tekrar git, doktor sana dört beş heykel yazsın, iki güne bir şeyin kalmaz."
Zap'tiye
Ispanağın arasına karışan Güzel Avrat Otu yüzünden 6 kişi zehirlenmiş. Otun bile kadın olanı tehlikeli... (Sosyal medyadan)
Ne demiş?
Picasso'ya, yaptığı tabloların gerçeği yansıtmadığı söylendiğinde şu cevabı vermiş: "Zaten gördüğümüz hiçbir şey gerçekte olduğu gibi değildir ki... Fotoğrafçılar deklanşöre basmadan önce 'Gülümseyin!' diyorlar. Gülümseyin ve örtün yaşadıklarınızı."