Atv'de yıllardır yaptığı Tatlı Sert programıyla katilleri ve kayıpları bulan, ayrı kalanları birbirine kavuşturan, küsleri barıştıran, engellileri akülü tekerlekli sandalyelerle hayata bağlayan, aşevi filosuyla her afette vatandaşın imdadına yetişen, ihtiyaç sahibi öğrencilere TIR'lar dolusu malzeme gönderen, neredeyse her mahalleye etüt sınıfları kuran, kayıp patili dostları ailelerine kavuşturan, okuma yazma seferberlikleriyle memlekette cahil insan bırakmayan Müge Anlı geçen gün programında kurduğu cümle ile yeni bir "hizmet kulvarı" açtı. Dedi ki, "Gerçekleşmesini umduğunuz dileğiniz gerçek olduğunda bizim programımıza akülü tekerlekli sandalye bağışlayın."
Bilirsiniz, bizim millet bu adak meselesine çok ilgi gösterir. Genellikle de canlı hayvan adar. Hatta dileği gerçekleşsin diye dilek ağaçlarına ve türbelere çaput bağlayan, Telli Baba'dan tel alıp kısmet bekleyenler vardır.
Ben Müge'nin yerinde olsam stüdyoda sembolik bir dilek ağacı kurardım. Üzerine de dilek sahiplerinin isimlerini yazar, dilekleri gerçek olduğunda o isimlerin yanına mutluluk fotoğraflarını koyardım.
Fatih'in ileri görüşlülüğü
Köşemizin vefalı tedarikçilerinden Muhsin Manav, buram buram hiciv kokan bir eleştiride bulunmuş:
"Merhaba Yüksel bey, ceddimiz Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'un fethi için gece gündüz çalışıp kafa yorarken, ta o zamanlardan, bu zamanları görmüş. Öyle ki; 'Ben burayı fethederim etmesine de, bizim torunlar 570 yıl sonra bu fetih için dizi yapıp, denizde geçen kısımları doğru dürüst çekemezler. En iyisi ben gemilerimi karadan yürüteyim' dediğine yemin edebilirim. Ama ispat edemem."
Manav'ın Fatih: Fetihler Sultanı dizisiyle ilgili tespiti de ilginç:
"Dış ses olarak Mehmet kendini tanıtırken 'Osmanlı'nın 10. sultanıyım' dedi. Bizlere okulda öğretildiğine göre 7. sultandır kendisi. Belki o zamanlar sayı sayarken 6'dan sonra 10 geliyordur, bilemeyiz. En iyisi bu repliği/senaryoyu yazan çok bilmişlere ve oynadığı karakterin derinliğinden bihaber oyuncuya soralım."
Yalan'ınızı yiyeyim
İşte size mizah sosuna batırılmış bir dizi eleştirisi daha. Abbas Erdal dostumuz yazmış:
"Selamlar Yüksel bey. Kanal D'de bir dizi var; Yalan. Son bölümde Duru karakteri İstanbul'da bir mahallede bir kadını arıyor. Muhatabı bir adama eşkal veriyor: '60 yaşlarında, kumral, zayıf, uzun boylu biri.' Ve muhatabı, kadını hemen tanıyıp, evini gösteriyor. Senaristin kafasındaki bu mahallede üç kişi yaşıyor herhalde."
Haftanın şiiri
SARMAŞIK
Ben bir sarmaşık olsam,
senden gayri sarar mıydım?
Sana hasret her bir anı,
yaşanmış sayar mıydım?
Senin yerine gönlüme,
başka yâri koyar mıydım?
Bal dudağın öğün olsa,
ömür boyu doyar mıydım?
Aşk Tedavülden Kalkmadan - 2005
Gaf kürsüsü
Tansu Sarı kardeşimden yine kaçmamış. Beşiktaş maçının devre arasında Konyasporlu Uğurcan Yazgılı'nın adı sunucu Güntekin Onay tarafından "Batuhan"a evrildi.
Zap'tiye
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden Ebru Gündeş'e 86, Candan Erçetin ve Mardu'ya 80 milyon lira ödeme yapılmış. Yavaş Yavaş köşeyi dönüyorlar.
Ne demiş?
Değerli okurumuz Ali Aktulga, Kalpazan'ın iş ahlakına (!) dikkat çekmiş: "Gerçek para basmak öyle kolay değil. Yıllarımı verdim ben bu işe, sahte para basmam, gerçek para basacağım."