Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yüzünüz olacak mı?

Memleket daha Birinci Dünya Savaşı'ndan bile çıkamamıştı. Elde yok, avuçta yoktu. Millet sofrasına koyacak ekmek bulamazken bir önder çıkıp "Ya istiklal, ya ölüm" dedi. "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır" dedi. "Geldikleri gibi gidecekler" dedi.
Ama bu savaş dediğini kazanmak için silah lazımdı, mermi gerekti. Düştü fukara halk o önderin peşine. Ali Dayı tüm varlığı olan iki ineğinden birini satıp parasını gönderdi. Çiftçi Hayri tek öküzünü satıp, kendini koştu kara sabanın önüne ki mermi alınabilsin mavzerlere... Fatma Bacı çıkarıp alyansını koydu zarfın içine, gönderdi Kemal'ine...




Emine kocasını şehit vermişti Çanakkale'de... Verecek hiçbir şeyi yoktu. Dediler ki "Top mermisi götürülecek cepheye..." Atıldı, "Ben götürürüm" diye... Yağmur bastırdı yolda. Kağnıdaki top mermileri ıslanırsa bir işe yaramazdı, biliyordu. Sırtında taşıdığı iki aylık bebesini sardığı battaniyeyi alıp, top mermilerinin üzerine örttü...
750 lira vermemek için 200 bin liralık kredi kartı limitini 99 bin liraya düşürmeye bankaya koşanlar, mahşerde nasıl bakacaksınız bebeğini zatürreden yitiren Emine Bacı'nın yüzüne?...
Eminim kararın geri çekilmesine çok sevinmişsinizdir. Hatta balıkçıda kutlayanlar bile çıkmıştır aranızdan...
Önerimdir: Savunma Sanayii Destekleme Fonu kurulsun. Her gerçek Türk vatandaşı oraya imkanı kadar bağışta bulunsun. Öyle bir para toplayalım ki, bazıları utansın, Emine Bacı ve şehit bebesinin de ruhu şad olsun...

Bulun bu manyağı!
Bahçelievler'de adamın biri kaldırımda kendi halinde yatan sokak köpeğinin yanına gitti. Hayvancağız da seveceğini ya da mama vereceğini sanıp ayağa kalkarak sevinçle kuyruğunu sallamaya başladı. Adam tabancasını çıkardı, birkaç kez tetiğe bastı. Neyse ki silahı tutukluk yaptı. Böylece köpeğin hayatı kurtulmuş oldu.




Netice vermemiş olsa da bu, cinayete tam teşebbüstür. Bu manyağı hemen bulup cezasını vermek kolluk kuvvetlerinin görevi, adalet uygulayıcılarının boynunun borcudur.
Çünkü son zamanlarda kadınlara ve çocuklara yönelik vahşetin ilk aşamasının hayvanlara eziyet etmek olduğuna inanıyorum. Zevk için hayvan vuran hastalıklı ruhun nerede duracağı belli olmaz. Onu zamanında durdurmak, cezalandırmak ve daha kötüsünden caydırmak hem sosyal hem hukuki hem de vicdani bir sorumluluktur.

Çakar'lı fıskiye
Eski hakem ve spor yorumcusu Dr. Ahmet Çakar bir kez daha manşetlerde. Bu seferki icraatı, İzlanda karşısında elde ettiğimiz 4-2'lik galibiyeti canlı yayında ağzına yarım bardak su alıp fışkırtarak kutlaması...




Görünce maşallah dedim. O yaşta bu basınçla su fışkırtmak için şahane ciğerlere ihtiyaç var. Üstelik zamanında 5 kurşun yiyip hayatta kalan bir insanın böyle mavi balina gibi püskürebilmesi mucize. Bu performansla itfaiyeye ihtiyaç duymadan yangın bile söndürebilir vallahi...
Gelelim eleştireceğim bölüme:
Değerli hocam, bir tıp doktoru olarak insan ağzının dehşet verici oranda mikrop barındırdığını en iyi siz bilirsiniz. İnsanlarla dolu stüdyo ortamında birinin ortalık yere ağzından su püskürtmesinin sıhhi sonuçlarını bir doktor olarak sizin takdirinize bırakıyorum.

Gaf'let kürsüsü
Manavgat'ta gündüz vakti alkollüyken kaza yapan ehliyetsiz sürücü bir de kinaye yapmasın mı? "Bu devletin kaç paraya ihtiyacı var ya?"

Zap'tiye
İstanbul'da 64 yürüyen merdiven, 33 asansör, 24 yürüyen bant arızalı, 250 otobüs pert vaziyette. İBB'nin obezite ile mücadelesini ayakta alkışlıyorum.

Ne demiş?
"Ev işi yaparak para kazanan tek kişi Kadir Ezildi. Biz bunu bir erkeğe nasıl kaptırdık, aklım almıyor..." (Sosyal medyada bir kadının isyanı)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA