Yetkin Dikinciler filmi anlatırken "Bu proje 'Benim derdim bende kalsın önce seninkini halledelim' diyen güzel insanlar ile dolu" demişti. Kayıp Kamyon filminin galasına koştura koştura gitmeme sebep olan işte bu cümle oldu. Zira birilerinin de bana "İyi hoş da kardeşim, sen nasılsın bu aralar?" diye sormasını bekliyordum. Biliyordum ki insanları en çok da kendi dertlerinin peşine düşmeleri yalnızlaştırıyordu. Bu aralar ruhumuzun en çok "sencilleşmeye" ihtiyacı vardı.
Uzun zamandır bu kadar sağlam bir senaryoya rastlamamıştım. Buna Ekrem Arslan'ın özenli ve yaratıcı rejisi de eklenince ortaya eli yüzü düzgün bir seyirlik çıkmış. Eleştirebileceğim tek konu, finalin biraz sarkmasıydı.
Oyunculuklara gelince: Bülent Emin Yarar yıldızlaşıyor gibi görünse de senaryonun gizli yükünü Yetkin Dikinciler'in enfes oyunculuğu çekiyor. Her zamanki mütevazılığıyla bir adım geride duruyor ama karşısında benim gibi bir yeteneksiz olsa beni bile oynatır vallahi...
Film beni su gibi duru bir oyuncuyla da tanıştırdı. Ülkü Hilal Çiftçi... Hem harika oynuyor hem de billur gibi bir sesi var. Galada merak ederek müzik eğitimi alıp almadığını sordum. Almıyormuş. Yüce Mevla'm bazen konservatuarları gidip bazı kullarının içine kuruyor demek ki...
Sinehane'nin seyircilere yeni hediyesi Kayıp Kamyon; savaş, afet ve vahşetle örülü şu travmatik günlerde "sakinleştirici papatya çayı" tadında bir film. Bu terapiyi kaçırmayın.
Bir güzel insan daha...
Artık şuna iyice emin oldum, Allah iyi yürekli güzel insanları bu dünyada daha fazla eziyet görmesinler diye tez zamanda yanına alıyor. Bu sefer de altın kalpli Hasan Yalnızoğlu henüz 49 yaşındayken hayata veda etti.
Mükemmel bir dansçı (Anadolu Ateşi'nin baş dansçısı olarak tanınmıştı), pes etmeyen bir sporcu ve savaşçı (Survivor), yetenekli bir oyuncuydu. Hepsinden önemlisi de sert ve vahşi görünümüyle taban tabana zıt kadife kalbiydi.
Övdüğümde de eleştirdiğimde de arar, "Abi yazdıklarını not ettim, hep aklımda kalacak, gözünü üzerimden ayırma" derdi.
Hayatında bir kez mağlup oldu, o da pankreas kanserine... Survivor'a 107 kilo başlayıp 87 kilo bitirerek bu alanda da şampiyonluğu kimseye bırakmamıştı. Umarım hastalığının ilerlemesinde bu yoksunluğun payı olmamıştır.
Güle güle benim altın kalpli kardeşim...
Arka Sokaklar'dan isyan
Vahşi çocuk cinayetlerine bir büyük tepki ve isyan da Kanal D'nin dizisi Arka Sokaklar'dan geldi. Bu akşam yayınlanacak bölümün tanıtımında uzaktaki bir köy ve ekiplerin yaptığı dere kenarındaki arama görüntüleri eşliğinde Rıza Müdür gazetecilere açıklamada bulunuyordu:
"Bu sessizlik kimseyi kurtarmayacak. (O sırada ekrana Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar' sözü yansıdı) Maalesef koruyamadık. Memleketin kim bilir hangi köşesinde yine çığlıklar yükselecek. Feryatlar, ağıtlar... Sonrası? Bir avuç toprak... En sonunda da unutacağız. Leyla gibi, Narin gibi, Gülistan gibi unutulacak. Sonrası yine karanlık. Ama o soru hâlâ cevaplanmamış olacak. Katil kim? Boşuna sormayın, bilmiyorum. 'Bu nasıl memleket?' Yakama yapışıp bağıra çağıra sorun: 'Bu nasıl karanlık?' diye...
Oturup size sabaha kadar anlatayım. Ama bana katil kim diye sormayın. Çünkü onu biz hariç herkes biliyor..."
Gaf kürsüsü
National Geographic'deki Korsanlar belgeselinde yaralanan korsanın dişindeki modern amalgam dolguyu görmeyeyim mi?
Zap'tiye
Sonunda bir de "Kuvöz Çetesi" sahibi olduk. Para uğruna 12 yeni doğan hayatını kaybetti. Göbek bağıyla asılmaları vaciptir!
Ne demiş?
Teknoloji fuarını ziyaret eden bir aktivist, İsrail standındaki yetkililere sordu: "Bebek öldürme teknolojisi hangi tarafta?"