Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Şimdi anladınız mı “yerli ve milli” ne demekmiş?

Dudak büküyorlardı... Dalga geçiyorlardı... Cümlelerinizin içinde "yerli ve milli" geçti mi sizi "yandaş" diye etiketliyorlardı. Oysa "yerli ve milli" olmanın siyasetler üstü bir anlamı vardı. Anlayamadılar. Ta ki şeytanın devlet haline bürünmüş hali İsrail, insanların elindeki, cebindeki çağrı cihazlarını, telsizleri, cep telefonlarını aynı anda tek bir sinyalle patlatana kadar...
Bu teknolojinin mucidi, şeytanın değirmenine su taşıyan ABD ve onun uydusu Uzakdoğulu şirketlerden başkası değildi.




Hatırlayın; bir zamanlar ABD'den alınıp, ülkemizde Hava Kuvvetleri envanterinde hizmet veren F16 savaş uçaklarına tedirginlikle yaklaşılıyordu. ABD'nin bu uçaklara yerleştirdiği yazılımla istediği an bu araçları uzaktan imha edebileceği ya da yönlendirebileceği konuşuluyordu. Ta ki Türk mühendisler bu uçaklara kendi yazdıkları savunma ve yönlendirme kodlarını yükleyene kadar. (Bu yerli yazılımı hayata geçiren ASELSAN mühendislerinden 9'unun kısa süre içinde şüpheli şekilde hayatlarını kaybettiklerini de hatırlatmak isterim)
Bundan birkaç yıl önce Türkiye, 5G teknolojisine hızla geçmeye hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan frene basmış, "Acele etmeyin, tamamen yerli ve milli teknolojiyi işletime sokmadan 5G'ye geçmeyelim" demişti. Lübnan'da yaşanan son olaylar bu öngörünün ne kadar isabetli olduğunu ortaya koydu. Erdoğan'ın özellikle savunma sanayiinde "Olmazsa olmaz" olarak her zaman en önde tuttuğu "yerli ve milli olma" kriteri bugün çok daha büyük bir önem ve ciddiyet kazandı. Bundan sonra tek yapacağımız, muhalefetin de gönülden katılımıyla bu "siber kubbeyi" ülkemizin üzerine inşa etmek olmalıdır.

Kaderin üzerine senarist var mı?
Geçen hafta Atv'deki Esra Erol'da programında yaşanan bir olay bana işte böyle dedirtti.
Üniversite öğrencisi, 25 yaşındaki Burak Mert kendi gerçek hayat hikayesini aramak için Esra Erol'un programına başvurdu. Yıllarca öz babası sandığı Veli Mert'in şiddetine maruz kalan Burak Mert, 19 yaşında gerçek babasının Serhat Kılıç olduğunu öğrendi. Mert bunun üzerine soluğu Esra Erol'da aldı. Esra Erol dakikalar içinde biyolojik baba Serhat Kılıç ve ailesine ulaştı. Canlı yayına bağlanan Serhat Kılıç, yıllarca oğlunu aradığını fakat anne Nesime'nin "Çocuğun babası sen değilsin" diyerek buna engel olduğunu söyledi. "Sen benim ilk aşkımdın. Yıllarca bu olayın peşinden koştum. Senden sonra evlendiğim kişi bile Burak'ı aradı" diyerek isyan etti.
25 yıllık büyük hesaplaşma canlı yayında gerçekleşti. Anne Nesime gözyaşları içerisinde sakladığı gerçeği itiraf etti. "Seni Burak'tan uzak tutmak için bu yalanı söyledim" diyerek biyolojik baba ve oğlu Burak Mert'ten özür diledi.
Yıllar sonra gerçek babasının sesini duyan Burak Mert gözyaşlarına hakim olamadı. Daha sonra gerçek baba ile oğulun stüdyodaki kavuşma anı ise en koyu Yeşilçam dramalarına bile taş çıkartacak bir duygu yoğunluğuna sahne oldu.

Lütfen çarpıp kaçmayın!
Trafikte kediye, köpeğe, kuşa çarptıktan sonra veteriner masraflarından çekindiği için zavallı hayvancıkları yolun ortasında yaralı halde bırakıp kaçanlara sesleniyorum:
Eğer cüzdanınız, vicdanınızdan önce geliyorsa çekinmenize gerek yok. Çünkü bu tür durumlarda hayvanın veterinerdeki tüm masrafları zorunlu trafik sigortanız tarafından ödeniyor.
Lütfen bu durumdan herkesi haberdar edelim.

Gaf kürsüsü
Hatice Musaoğlu cinayetinin katil zanlısı oğul Aydın Musaoğlu, Atv'deki Müge Anlı'nın programında aynen şöyle dedi: "Ben öyle bir şey söylemedim, ifadem söyledi..."

Zap'tiye
"MAL" adı verilen yeni bir kan grubu bulunmuş. Geç kalmışlar, bizde zaten uzun süredir vardı...




Ne demiş?
Lütfen sivri biberlerle fazla samimi olmayın!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA