Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Nedir bu bebelerin çektiği?

Daha Narin kızımıza ve Sıla bebeğimize yapılanların acısı ciğerlerimizde göz göz yanarken bu kez bir başka eziyet gören bebek Esra Erol'un atv'deki programında ortaya çıktı.
Esra Erol'da programına katılan Dilek Arı, eşinin çocuğuna kötü davrandığını söyleyerek isyanını dile getirmişti. Fakat gerçekler canlı yayında ortaya çıktı. Yayına verilen 1,5 yaşındaki bebeğin alkol şişesi tuttuğu hatta alkol şişesini ağzına aldığı o görüntüler büyük tepkilere yol açtı.
Erol, küçük bebeğin elindeki alkol şişeleri ve yanındaki izmaritleri görünce şok yaşadı. Ancak anne ve baba "İçi boştu" diyerek durumu normalleştirmeye çalıştı.




Öte yandan yayına bağlanan bir kişi, kan donduran bir ihbarda bulundu: "Arı çifti çocuklarının eline alkol şişesi vermekle kalmıyor, çocuklar uyusun diye alkol de içiriyorlar." O anları ihbar kabul eden emniyet güçleri stüdyoya gelerek çifti gözaltına aldı.
Şeytanlar, dünyanın en masum en savunmasız varlıklarını, bebekleri hedef alıyorlar. Çünkü çocuk demek, gelecek demek. Tek merkezden düğmeye basılmış gibi çocukların bunca cinayete, işkenceye, tecavüze maruz kalması, birilerinin direkt olarak insanlığın geleceğine kast ettiğini göstermiyor mu sizce de?
Allah, çocukların karşısına iyi insanlar çıkarsın. Anne babaları dahil...

Ya telefonumu patlatırlarsa?
Katil İsrail, Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını uzaktan patlatıp 9 kişiyi öldürerek 2800 kişiyi yaralaması sizi de tedirgin etmedi mi? "Benim de cep telefonumu, bilgisayarımı, modemimi uzaktan bir sinyalle patlatırlar mı?" diye dehşete kapılmadınız mı? Nihayetinde bu teknolojileri elimize tutuşturan, İsrail'in hamisi ABD değil mi?



Daha geçen hafta Tesla otomobillerinin sahibi Elon Musk, fabrikanın önünde dağıtıma gönderilecek yüzlerce elektrikli aracın far ve sinyallerini tek merkezden yönetip, "görsel" şov yapmadı mı? Aslında ne yazıyordu bu gösterinin alt metninde? "Kontrol bende..."
Yoksa hepimiz cebimizde, evimizde, altımızda bombalarla mı yaşıyoruz?
Ve son sözüm: Her türlü teknolojiyi mutlaka "millileştirmek" zorundayız.

İnternetin karanlık yüzü
Önce şehir efsanesi sandım. Ancak daha sonra belgesellerde, dizi ve filmlerde sıkça söz edilmeye başlanınca işin ciddiyetinin farkına vardım.
"Karanlık ağ" denilen bir internet katmanı var. Özel aplikasyonlar ve son derece gizli şifrelerle girilebiliyor. Burada her türlü kanunsuzluk, "kullanıcılara" servis ediliyor. Para aklama, çocuk satışı, katil kiralama hatta bombacı tutma gibi...



Karanlık ağ denilen bu oluşum son olarak Kanal D'nin yayınladığı yabancı film Durdurulamaz'da karşıma çıktı. Bankadaki yüklü miktarda fona ulaşmak için bombalı suikastlar düzenleyen adam dedi ki: "Artık otomobile bomba koymak çocuk oyuncağı. Karanlık ağdaki elemanlara parasını ödüyorsun, hemen hallediyorlar..."
Biz internetin sadece yer kabuğunun üstündeki kısmından haberdarız. Meğer bir o kadar da yerin altında varmış.

Şeref kürsüsü
Çalışırken kendilerine sürekli çay ve yemek getiren teyzenin yıkık balkonunu jest olarak tamir eden işçiler, aslında milletin gönlündeki tahtlarını inşa ettiler.

Zap'tiye
Orda bir köy var uzakta, o köy rezil köyümüzdür. Gitmesek de olur, görmesek de... O köy rezil köyümüzdür...

Ne demiş?
"Çocuklar yalnızca saklambaç oynarken kaybolur." (Narin'in mezarına bırakılan notlardan biri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA