Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Neden sesiniz çıkmıyor?

Sina Gelişli adında şahane bir okurum var. Kendisiyle henüz ne tanıştık, ne görüştük ama onu hem seviyor hem de müthiş saygı duyuyorum.
Gelişli zaman zaman köşemize e-mail gönderip, eleştiri, görüş ve taleplerimi dile getiriyor. Ancak onu farklı kılan dili ve üslubu. Ya çok yaş almış ya da Türkçeyi eski haliyle konuşup yazmaktan keyif alıyor.
Gelişli bu kez de duyarsız tiyatro sanatçılarını eleştirmiş:
"Sayın muharrir, gazetenizde kaçtır CHP'li belediyelerin tiyatroculara yaptıkları uygulamalarla alakalı havadisler çıkıyor. Ne var ki, meslektaşlarına karşı yapılanlarla alakalı şanlı tiyatroculardan çıt yok. Neden acaba? Neredesiniz Müjdat Gezen, Şevket Çoruh, Ali Poyrazoğlu?.."
Öyleyse okurumu kendi tarzıyla selamlamam gerekir:




"Pek sayın Gelişli beyefendi, zat-ı alinizin naçiz makalelerim ile alakadar olması beni ziyadesiyle bahtiyar etti. Bir muharrir olarak bundan dolayı çok mesut oldum.
Bahse konu görüşünüz, şahsi fikrimle bilcümle aynidir. Hakikaten tiyatora ahalisi yalnızca kendi siyasi temayülleri ile mürekkep konularda reaksiyon gösterip, adaletli ve mütevazi bir hassasiyetten gün be gün ırak bir manzara arz etmektedir. Tiyatora sanatkarlarına layık görülen aynı kötü muameleye, gönül verdikleri fırkanın belediyeleri değil de muhalefet ettikleri cephe tenezzül buyursaydı, nümayişleri filhakika yeri göğü inletirdi.
Velhasıl her dem hak, hukuk ve adaletten dem vuranların bu ikircikli muamelesi beni de ziyadesiyle mütehassis etmektedir."

TRT ve Olimpiyat
TRT, Paris Olimpiyatları'nı gün boyu iki kanalında birden (TRT Spor ve TRT Spor Yıldız) yayınlıyor.
Bu olimpiyatların yayıncılık adına önemli özelliği ise ülkeler, talep ettikleri taktirde sadece kendi sporcularının görüntüleriyle ilgili sinyali alabiliyorlar. Böylece ülkemizi temsil eden sporcularımızın hiçbir yarışını kaçırmıyorsunuz. Bu ayrıcalığı cumartesi akşamı artistik jimnastik müsabakalarını izlerken yaşadım.
Ancak bu uygulamanın bir sakıncası da var. Rakiplerin performanslarından haberdar olamayıp, rekabetin keyfini tam olarak yaşayamıyorsunuz. Hele bir de buna yerinden değil, stüdyodan yapılan anlatımların yetersizliği de eklenince iyice çekilmez oluyor.

Benim gönlümdeki kıyafet
Türkiye'yi Fransa 2024'de temsil edecek olimpiyat kafilemizin tören kıyafetlerini kimse beğenmedi. Haksız da değillerdi hani.
Her şeyden önce bizim kıyafetlerimiz Türk ulusunun karakteristik özelliklerini yansıtmıyordu. Sadece soluk renkleri değil, kesimiyle de fazla Fransız'dı. Hatta bu halimizle olimpiyata Fransızlardan daha Fransız kalmıştık.



Gönlümden geçen kıyafetlere ise sosyal medyada turlarken rastladım. Bir amatörün yaptığı tasarımda geleneksel Türk motifleri, modern kupalarla birleştirilmiş ve ortaya hem şık hem de "farklı" kıyafetler çıkmıştı.
Bir kez daha anladım ki, her konuda Batı'ya öykünmek bizi köklerimizden kopardığı gibi renklerimizi de solduruyor.

Gaf kürsüsü
Antalya'da emekli eğitimci Erol Aytar, bahçesindeki ağacın üzerine "İncir yemek serbesttir" yazısı asıp, karşılığında sadece şehitler için dua isteyerek gönülleri fethetti.

Zap'tiye
Bu kedinin yerinde olmak isteyen kaç kişi var?




Ne demiş?
Kedilerin parçaladığı sineklikleri tamir için çağırdığım ustanın, işinden çok bizim ufaklıklarla ilgilendiğini görünce sordum: "Kedileri çok mu seviyorsun?" Cevap verdi: "Nasıl sevmem abi? Sayelerinde karnımız doyuyor. Onlar velinimetimiz..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA