Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın açıklaması sansasyon yarattı:
"Hasta olduğunuz zaman, mutlaka hemen, hiç gecikmeden doktora gidin, muayene parasını ödeyin. Çünkü doktorunuzun yaşaması lâzım. Reçetenizi alın, eczaneye gidin, ilaçları alın, parasını ödeyin. Çünkü eczacının da yaşaması lâzım. Eve gelin, ilaçların hepsini çöpe atın. Çünkü sizin de yaşamanız lâzım."
Köşemizin vefalı tedarikçilerinden Muharrem Akduman da konuyu kendi yaşadıkları üzerinden değerlendirmiş:
"6 yıl önce bağırsak kanseri teşhisi konmuştu bana. Ülkemizin en değerli profesörlerine gittim ve 'Maalesef 6 ay ömrün kaldı' dediler. Yılmadım, araştırdım, ABD'de yaşayan 3 profesör buldum. Biri Yunan, biri Yahudi, diğeri Fransız. Bunlar ortak bir çalışma ile kanser ilacını bulmuş, binlerce hastayı tedavi etmiş. Sonra bundan herkes faydalansın diye ruhsat almak için başvurmuşlar ama piyasanın dev ilaç şirketleri bunlara mani olmuş. 'Formülü bize verin, ruhsatı ancak biz alabiliriz' demişler ve 'Biz yüzde 97 alırız size de yüzde 3 veririz' deyince bunlar çıldırmış. 'Biz 20 yıl uğraştık, dünyada ender bulunan bir bitki ile bu işi hallettik ve bize takdir ettiğiniz rakama bakın... Vermiyoruz formülü' demişler. İlaç devleri de 'Biz de bu ilacı size kullandırtmayacağız' diyerek profesörleri takibe almışlar ve muayenehanelerini kapattırmışlar ama bunlar gizli gizli tedaviye devam edip yüz binlerce kanser hastasını iyileştirmişler. Benim de kulağıma böyle bir şey gelince araştırdım. Yunan profesör, Atina'ya ve adalara gelip hastaları tedavi ediyormuş. Onlara göre az bir ücretle, 7500 Euro alıyorlar. Birkaç serum takıyorlar, 6-7 ay sancı yok. Oysa öyle dayanılmaz sancılar çekiyorum ki. Benden daha da az bir ücret aldı ve 6 ayda bir gidiyorum. Allah razı olsun. Bana 6 ay ömür biçmişlerdi, 6 yılı geçti. O ilaç kartellerine beddua ediyor tüm hastalar. İşte böyle... Sevgiler."
Gönül Dağı'na tavsiye
Değerli okurum Ali Uygur bu kez de TRT 1'in Gönül Dağı dizisini mercek altına almış: "Yüksel Bey'ciğim, ekranların en güzel ve beğenilen dizilerinden olan Gönül Dağı sezon finali yaptı. Aslında final yapması gerekirdi. Final yapsaydı bu tenkitlerimi yapmayacaktım.
Dizi çok iyi başlamıştı ama Taner ve arkadaşlarının uçak işine soyunması çok saçmaydı. Üstelik uçağı uçurup da Ankara'ya onunla gitmeleri saçma ötesi bir durumdu. Bir de yetmiyormuş gibi roket işine girişmeleri çok saçmaydı. Binlerce mühendisin yıllarca uğraştığı roket yapımı bu kadar basit mi? Neyse ki bundan vazgeçildi.
Gelelim deprem sensörüne: Bu çalışmalar güzel de, depremin hissedilmediği, fay hatları üzerinde olmayan Gedelli kasabasında denenmesi çok sıra dışı.
Son bölümde Zahide'nin ölümü çok sıradan oldu. Hiç olmazsa yerine başka bir oyuncu gelebilirdi. Zahide ve çocukları dizide hiç anlatılmadı. Nerede kalır, ne yer ne içer, neden hiç gelmez kocası? Sefer neden çocuklarını görmeye gitmez?
Yine de bugüne kadar seyrettiğimiz en güzel aile dizilerinden biriydi. Yine de dizi böyle devam edemez. Senaristlerin ciddi değişikler yapması, yeniden kurgulaması gerekir. Saygılarımla..."
HAFTANIN ŞİİRİ
VE AŞK...
Aşk,
Geldiğin gibi habersizce gittin.
Sevgilinin gözlerine bastın mührünü
Ve sonra bir çırpıda yok ettin...
Aşk,
Geride bıraktığın yalnızca hüzün.
Umarsız ve hoyrat rüzgarınla
O'ndan kalan her şeyi süpürdün...
Aşk,
Göz yaşına açılan kilitsiz kapı.
Hayat kadar gerçek sanıp da
Sabaha ermeyen düşlerin girdabı...
Aşk,
Bahar dalında açan tomurcuğa inat,
Bir kış güneşi kadar sahte ve mat,
İtiraf etmesi çok zor ama
Etrafında dönüp durur şu kâinat...
Sensizlik Bekçisi - 2022
Ne demiş?
"Neşe icat edilebilir bir şey." (Pınar Sabancı'nın Zorlu PSM YouTube kanalında sunduğu programa konuk olan Nükhet Duru'nun sözü)
Gaf'let kürsüsü
İngiltere Futbol Federasyonu, Almanya'daki Avrupa Futbol Şampiyonası'na hiç misafir götürmezken, bizim Federasyon tam 614 kişiyi götürmüş. Nerede tasarruf tedbirleri?
Zap'tiye
Emekliye ayrılan IKEA Genel Müdürü'ne gönderilen kutlama pastası.