Survivor'ın finaline katılmak için yola çıkan iki eski yarışmacı Sahra Işık ve Damla Can araçlarına çakar takıp, "İlerle, yol aç, Survivor yarışmacıları geliyor" diye hoparlörden anons yaparak bir de bu marifetlerini (!) sosyal medyada paylaşınca yakalanıp, para cezasına çarptırıldılar. Ayrıca araçlarındaki çakar ve hoparlör sistemi de söküldü. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya konuyla ilgili özel bir açıklamada bulunarak "Gereğinin yapıldığını" bildirdi. Duyarlılığı, hızı ve görev bilinci için sevgili İçişleri Bakanımızı yürekten alkışlıyorum.
Aslında bu şımarık davranışta hepimizin payı var. Onları üç günde şöhret yapıp, tepemize çıkartan bizleriz. Üç gün önce sıradan kişiler olan o kızları, üç gün sonra sokakta yürüyemeyecek kadar şöhrete boğan da biziz. İnsanın fıtratıdır, kimi şöhret ile kendini bulur, kimi kendini kaybeder. Belli ki bu kardeşlere de şöhret fazla gelmiş. Adada iki kumpas kurup, üç polemiğe girip, iki de kavga çıkardın mı senden ünlüsü yok. Ondan sonra sanırsın ki, önüme gelene çakarım...
Ama unutma ki, altı boş şöhret, çakar çakmaz sönen şöhrettir.
ABD'nin zaferi: Ömer Bin Ladin
ABD güçleri tarafından Afganistan'da öldürülen Taliban lideri Usame Bin Ladin'in oğlu Ömer Bin Ladin geçen hafta dünyanın gündemindeydi.
Nasıl olmasın ki? Babasının savunduğu felsefenin ve edindiği misyonun tam tersine, uzun saçları ve deri kıyafetiyle bir rock şarkıcısı görünümündeydi.
Ömer, Mart 1981'de Suudi Arabistan'da Bin Ladin'in ilk eşi Najwa'nın çocuğu olarak dünyaya geldi. Bin Ladin, 1988'de Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı savaşmak için El Kaide'yi kurduktan sonra 1991'de ABD karşıtı eleştirileri nedeniyle Suudi Arabistan'dan sürüldü ve aile, birçok cihatçı ile birlikte Sudan'a taşındı. Usame, Mayıs 1996'da Afganistan'daki Tora Bora dağlarına geldi ve kendisine eşlik etmesi için oğulları arasından 15 yaşındaki Ömer'i seçti. Fakat Ömer, babasının sürdürdüğü bu hayata ayak uyduramayarak ayrılmayı tercih etti.
Bu fotoğraf bana göre ABD'nin zaferini temsil ediyor. Baksanıza, ateşlediği "kültür delici füze", ailenin tam da ortasında patlamış.
Yanındayım Serdar Ortaç
Serdar Ortaç'ın son zamanlarda alkolün etkisiyle sosyal medyada yaptığı paylaşımlar hem hayranı hem dostu hem de onu yakından takip eden bir gazeteci ağabeyi olarak beni çok üzüyordu. Özellikle de hastalığıyla mücadele etmesi gerektiği günlerde tırnaklarıyla hayata tutunmak yerine kendini iyiden iyiye saldığını ve umutsuzluğa kapıldığını görmek benim için dayanılmazdı.
Serdar sonunda zaaflarından kurtulma kararı aldı. İki haftadan uzun bir süredir ağzına içki ve sigara koymuyor, kumar oynamıyor, gıdasına, uykusuna dikkat ediyor.
Haydi kardeşim, bu kez vazgeçme. Bana göre Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi pop müzik bestecilerinden birisin. Kendine iyi bak, çünkü sen sadece kendine değil, bize de aitsin. Bu ünvânı kolay elde etmedin. Bu kadar kolay bırakamazsın.
Ne demiş?
"Keşke fırsatçılar ülkesi değil de fırsatlar ülkesi olsaydık." (İbrahim Sadri'nin Atv'deki Hafta Sonu Kahvaltı Haberleri'nde haklı yakınması)
Gaf kürsüsü
Atv'deki Milyoner'den bir diyalog: Yarışmacı: Ben buraya tesadüfen düştüm. Kenan İmirzalıoğlu: (Hayretle) Düştünüz mü efendim? Yarışmacı: Öyle değil, mecazi yani...
Zap'tiye
Ay giderek dünyadan uzaklaşıyormuş. Ücretliler panikte: "Yani maaşları daha mı geç alacağız?"