İçim almıyor, ne aklım ne yüreğim kabul ediyor. Belediye otobüsünde bir okul müdürü ve oğlu tarafından karısıyla birlikte öldüresiye dövülen, yüzde 70 engelli, kalp pili bulunan Ramazan Polat, olaydan iki ay sonra vefat etti. Saldırıda ağır yaralanan, psikolojik olarak da büyük bir travma geçiren, bunun üzerine zorlu adli süreç nedeniyle o haliyle duruşmalara gidip gelmek zorunda kalan Ramazan Polat'ın yorgun kalbi bu yükü kaldıramadı ve adam resmen "kahrından" öldü. Saldırganlar ise iki ay hapis yattıktan sonra cezaevinde geçirdikleri süre dikkate alınarak serbest bırakıldı.
Dün Kanal D'deki Neler Oluyor Hayatta programına telefon bağlantısı ile katılan merhum Ramazan Polat'ın kızı Bedriye Polat'ın anlattıkları, bir lokma vicdanı olan herkesin yüreğini dağladı.
"Babam olaydan sonra tamamen içine kapandı. Fiziksel yaraları bir yana, olayda karısının yanında kendini ve eşini koruyamamanın ezikliğini kaldıramadı, tamamen bu dünyadan koptu. Sanıklar öldürmeye teşebbüs etmişler ama o anda öldürememişler. Cinayet orada gerçekleşmediği için de serbest kalmışlar. Böyle adalet olur mu? Adalet sadece bir kadın adı mı?"
Allah, Ramazan Polat'a gani gani rahmet eylesin. Ailesine de insanüstü sabırlar ihsan eylesin. Buradan sonra söyleyecek sözüm kalmıyor. Bu adalet sisteminin bir an önce revize edilmesi ve hakkaniyetin esas alındığı yeni kanunlarla takviye edilmesi şart.
Köklerimize dönme zamanıdır
Hafta sonu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Öztürk Göktaş'ın davetiyle "Küreselleşen Dünyanın Riskleri Karşısında Ailemiz, İstikbalimiz" temalı Türk Devletleri Teşkilatı 1. Sosyal Politika Bakanlar Toplantısı'nı takip ettim.
Görev süresi boyunca aile yapısının korunmasına yönelik son derece başarılı çalışmaların altına imza atan Bakan Göktaş bu kez de Türk devletlerinin tarihine atıfta bulunarak aileyi korumak ve güçlendirmek için Orta Asya günlerimizden beri süregelen örf, adet ve geleneklerimizi hatırlatmak için devredeydi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantının gelecek günler adına son derece faydalı olacağına inanıyorum. Zira teknolojinin birey olarak hepimizi yalnızlaştırdığı, doğum sayısının giderek düştüğü, boşanmış ailelerin çocuklarının, ailesiyle birlikte büyüyen çocukların sayısını geçtiği, güçlü kadın ve güçlü ailenin, güçlü bir devlet yaratacağının unutulduğu günümüzde köklerimize ve genlerimize yeniden sarılmanın tek çıkış yolu olduğuna inanıyorum.
Ne demişti Orta Asya'daki atalarımız?
"Ailede birlik varsa, devlette hazineye gerek yoktur..."
Neden böyle olduk?
Bilmem bana katılır mısınız? Aklı cep telefonlarına, zekayı yapaylığa, iletişimi emojilere, bilgiyi arama motorlarına, liyâkatı takipçi sayısına, vicdanımızı üst akıla, barışı silah baronlarına, sosyal ilişkileri toplum mühendislerine, duyguları ilişki koçlarına, sağlığı şifacılara, geleceği falcılara, ticareti vicdanlara bıraktığımızdan beri insanlık olarak belimizi bir türlü doğrultamadık.
Gaf'let kürsüsü
Okurumuz Murat Aydın, Show Ana Haber'deki sokak röportajını not etmiş: Muhabir: Siz olsaydınız bir derbi biletine 750 bin lira verir miydiniz? Kız: Vermezdim. Muhabir: Peki bir çantaya bu kadar öder miydiniz? Kız: Evet!..
Zap'tiye
Ajda Pekkan'ın stadyum konserinde "tartışmalı frikik pozisyonlar" için VAR devrede olacak mı?
Ne demiş?
"Çok sağlam küfür ederim. Ambalajı açılmamış küfürler duyabilirsin benden. 'Hadi ya! Bu nerden aklına geldi?' diyebilirsin." (Seda Sayan'ın Kral Müzik YouTube kanalına verdiği röportajdan)