Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Şu “karanlık inziva” dedikleri...

Türkiye bu yöntemin adını Çağla Şıkel sayesinde öğrendi. Efendim, yeni bir meditasyon (!) şekliymiş. Bir gün boyunca ışık almayan bir kulübeye kapatılmak için para ödüyormuşsun. O deliğe tıkıldıktan sonra artan melatonin seviyesi sayesinde bilincin, üçüncü gözün filan açılıyormuş. Çıkınca yeni bir insan oluyormuşsun...



Bu arkadaşları Konya'da Mevlana Türbesi'ni ziyaret etmeye çağırıyorum. O işin aslı, bundan 800 yıl önce Anadolu'da bulunmuş zaten. Hem de lâyıkıyla... Mevleviler, "çilehane" denilen küçücük odalarda günlerce yaşar ve orada tek aşkları Allah'ın mührünü ruhlarında bulup, keşfedebilmek için kendi kendileriyle kalırlarmış.
Kendini bulmak için, sözde meditasyon ve yoga hocalarının zırvalarına ihtiyaç duyanlara daha etkili ve faydalı bir önerim var: Namaz... Kerameti kendinden menkul öğreticilerin para kazanması için değil, Allah rızası için...

Büşra ile Kaan geliyor
Değerli meslektaşım, sevgili dostum, Bonne Vie dergisinin sahibi, üçüncü baskısına giden Siyah Orkideler kitabının yazarı Hakan Solaker bu yıl harika bir iş yaptı. Sinema ve televizyonlara yeni yüzler bulmak için Sinema Güzeli yarışması düzenledi. Sağ olsun, beni de onurlandırarak "muhteşem" jüriye davet etti.



Ne yalan söyleyeyim, bugüne kadar pek çok yarışma ve ödül töreninde yer almama rağmen, yıllanmış kurumsal firmaların organizasyonlarını bile gölgede bırakan bu kadar başarılı bir yarışmaya denk gelmemiştim. Bir kere gençler çok iyi seçilmişti. Sahnedeki üçer dakikalık performansları özenle çalışılmıştı. Katılımın "A Takımı" düzeyinde olması ise gecenin kalite ve ağırlığını artırdı. Düşünsenize, sunuculuğunu bile Gökay Kalaycıoğlu, partnerliğini de Nevra Serezli yaptı, daha ne diyeyim... 40 kişilik dev jüride ise Halil Ergün'den, Erhan Yazıcıoğlu'na, Nuri Alço'dan Meral Konrat'a, Esin Yağmurdereli'den Çiğdem Tunç'a kadar pek çok "ağır top" yer aldı. Petek Dinçöz'ün sadece iki şarkılık harika şovu ise ağıza tat, boğaza feryat gibiydi... Yarışmada benim de en yüksek notları verdiğim, kadınlarda Büşra Sütçüoğlu ve erkeklerde Kaan Dere bileklerinin hakkıyla birinci oldu. Bu isimleri bir yere kaydedin, çünkü çok yakında sinema ve televizyon dizilerindeki performanslarıyla isimlerinden çok bahsettirecekler.
Gecenin benim için en büyük kazanımı ise "İki ayaklı kadife yürek" adını taktığım, değerli dostum, duayen koreograf Uğurkan Erez ile beraber podyumda yürümek oldu.

Bir devir kapandı
"Sakın ha o iki kelimeyi kullanmayacaksınız. Kafanızı emme basma tulumba gibi sallamayacaksınız. Mehter Marşı ile gelip İzmir Marşı ile gideceksiniz..."
Beni çocukluğuma götüren bu cümleleri artık duyamayacağım. Çünkü Evet-Hayır yarışmasıyla yıldızlaşan sevgili Erkan Yolaç ağabeyim de terk-i diyar eyledi.
Sunuculuk bir başka hünerdi eskiden. Sadece ellerindeki kartları okumazlardı. Sahneye bir "karakter" koyarlardı. Orhan Boran, Halit Kıvanç ve son olarak da Erkan Yolaç'ın ebediyete intikal etmesiyle sahnelerde ve ekranlarda bir devir kapandı. Allah hepsine gani gani rahmet eylesin...
Peki yerleri doldurulur mu? "Hayır" dediniz, kaybettiniz!..

Şeref kürsüsü
Pusulası bozuk Bandırma vapuruyla yola çıkıp, yüreklerindeki vatan aşkının pusulasıyla memleket gemisini en fırtınalı havada sağ salim Cumhuriyet limanına ulaştıran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına sevgi, saygı, minnetle...



Zap'tiye
Münih'te yaşayan bir gurbetçimizin otomobilinin plakası. Sırf bu plaka için Münih'te yaşamaya razı olabilirdim. Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.

Ne demiş?
"Her 10 yılda bir darbelerle 50 yıl geriye gidiyorduk. Bir kere ıskaladılar, dünyaya kafa tutar hale geldik. İşte bunun için çıldırıyorlar." (Sosyal medyadan)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA