Evet, bunu ben değil, istatistikler söylüyor. Tamir, bakım, onarım alanındaki kadroların yarısı boş duruyor. İşverenler yüksek ücretler vadetmelerine rağmen usta bulamamaktan yakınıyorlar. Çünkü artık insanlar ter döküp sanat icra etmek yerine yattığı yerden kolay para kazanma derdindeler.
Bu duruma ben de bizzat şahidim. 4 aydır evimdeki kombiyi tamir ettiremedim. Tam 8 defa eve geldiler, tonlarca para aldılar ama cihaz hâlâ şakır şakır su akıtıyor. Son 15 gündür ise servis elemanlarını eve getirebilmek için dil döküp duruyorum. Artık tenezzül edip telefonlarıma bile çıkmıyorlar.
Evin plastik pencere ve sinekliklerinin onarım görmesi gerekiyordu. Eve gelen arkadaş ölçüleri aldı, mevcut mekanizmaları söküp, bazı pencereleri de açılmamak üzere vidaladı. "Bir hafta sonra gelip, yenilerini takacağım" dedi. Bir ay geçip de ses çıkmayınca aradım. Ne dese beğenirsiniz? "Unuttum abi..." Ben de "Seninle artık işim olmaz kardeşim, tamir için aldığın sinekliği de hemen getir" dedim. Bir aydır bekliyorum, o da yok...
Otomobilimi Maslak'taki servise bıraktım. 12 gün boyunca orada kaldı. Sözde ağır bakımları yapıldı, kaporta ve boya işlemlerinden geçti, şanzımanı bakım gördü. "Kaça mal olacak?" dediğimde "En fazla 45 bin lira" demişlerdi. Arabayı alırken tam 90 bin liralık hesap çıkarttılar. Aracımın durumu ise tam bir rezalet... Şanzıman vuruntu yapıyor, kaporta ve boya işi yerlerde sürünüyor.
Ya birisi bana 'usta büyüsü' yaptı ya da gerçekten memlekette işini lâyıkıyla yapan usta kalmadı.
İşte asıl cinsiyetçilik
Oyuncu Ceyda Düvenci'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama büyük tartışmaları da beraberinde getirdi. Şirket çalışanı erkeklerin kadınlar için çekmecelerinde ped bulundurmaları gerektiğini söyledi. Bu görüşe karşı en büyük tepki ise bir başka oyuncu Sevda Türküsev'den geldi:
"Bazılarının hayata baktığı pencereden onları itesim geliyor. Bunlardan birisi de Ceyda Düvenci! Ne güzel kafa: İş yerinde erkekler çekmecede kadın pedi taşıyacakmış. O erkeğin karısı ya da kız arkadaşı onu yakaladığı zaman bir aile faciası çıkabilme ihtimalini düşünmüyorlar. Bunun burada ne işi var diye! Erkekler, kadınların muayyen ihtiyaçlarını karşılamak için programlanmış canlılar değildir. Bunların hayata bakış açısı bu mu?"
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bence regl olayı tabu olmaktan çıkalı çok uzun bir süre oluyor. Televizyonda bir kaç reklam kuşağı izlerseniz ne dediğimi daha iyi anlarsınız. Beni asıl üzen ise bu konunun hâlâ tartışma konusu olması. Bana göre en büyük cinsiyetçilik işte budur. Konunun iki ucunda iki kadının bulunması ise çok daha kaygı verici.
Tiyatronun hanımefendisiydi
Sanat dünyasında hazan mevsiminin sonu gelmiyor. Tiyatromuzun kilometre taşlarından Ayten Gökçer'i de kaybettik. Her gördüğümde, her izlediğimde içimden 'İşte son İstanbul hanımefendisi' diye geçirdiğim Ayten Gökçer, sonunda 2009 yılında kaybettiği sevgili eşi Cüneyt Gökçer'e kavuştu...
Onun bize yaşattığı seyirlik hazlar unutulur mu? Yedi Kocalı Hürmüz, Bağdat Hatun, Hastalık Hastası, Kim Korkar Hain Kurttan, Öp Beni Kate... Ayten Gökçer'in rol aldığı ilk televizyon dizisi Yılan Hikayesi'ndeki müthiş performansı da hâlâ gözlerimin önünde.
Onu en son Ferzan Özpetek'in İstanbul Kırmızısı filminde Betül karakterini canlandırırken izlemiş ve hayranlığım bir kat daha artmıştı. Tiyatromuzun asırlık çınarlarından biri daha devrildi. Allah gani gani rahmet eylesin.
Gaf'let kürsüsü
Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun cesedini inceleyen ve raporu hazırlayan kişi trafik polisi çıktı.
Zap'tiye
Çanakkale'de Nilüfer çiçeğini koparmanın cezası 387 bin 141 bin lira. Katiller, hırsızlar ise elini kolunu sallayarak dışarıda. İnsanın "ot gibi" yaşayası geliyor.
Ne demiş?
"Bir mezar taşında yazıyordu: Hayatın bu kadar kısa olduğunu bilseydim, hiçbir şeyi bu kadar uzatmazdım..." (İnci Taneleri'nde Azem Hoca'nın sözü)