Müthiş bir Milyoner gecesiydi. Temiz yüzü, saygılı tavırları, sıcaklığı ve sınırsız genel kültürüyle hepimizi ekran başında kendine hayran bırakan, bir hafta içinde "hepimizin" evladı olmaya terfi edip, Cumhuriyet gençliğinin yeni meşalesi haline gelen Berk Göktaş gece boyunca herkesin burnunu ekrana yapıştırdı.
Nefeslerin tutulduğu soru da çok ilginç ve anlamlıydı: "Bakara suresinde, kendilerine bıldırcın eti ve kudret helvası verilmesine rağmen İsrailoğulları'nın "Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız" diye isyan edip Hz. Musa'dan 'Rabb'ine dua et de versin" diyerek istedikleri arasında hangisi yoktur? A: Mercimek B: Soğan C: Nohut D: Sarımsak..."
Soru aslında günümüz dünyasını da betimler gibiydi. Azla yetinmesini asla bilmeyen şımarık bir kavim, kendi peygamberlerini bile sınava çekip, mucize yaratmasını bekleyecek kadar şuurunu yitirmişti. Tıpkı bugün Gazze'de yaşananlar gibi derin bir gafletin içindeydiler.
Berk her zamanki gibi derin genel kültürü ve muhakeme yeteneği ile diğer şıkları zamanla eleyerek doğru cevap "Nohut" seçeneğine ulaşıp bileğinin hakkıyla 5 milyonu aldı.
Bana da Berk için bir haftadır ettiğim duaların karşılığını görmenin kıvanç ve mutluluğu kaldı.
Bu arada bir büyük tebrik de kamera arkasındaki Milyoner ekibine. Başta yapımcısı Mehmet Çam olmak üzere yarışmacı seçiminde daima 12'den vuran seçici kurula, muhteşem sorularıyla yıllardır yarışmayı zirvede tutan Soru Bankası'na ve nihayet dünyaya bu yarışmayı sunmak için geldiğine artık iyiden iyiye inandığım Kenan İmirzalıoğlu'na her şeyden öte sade bir televizyon izleyicisi olarak şükranlarımı sunuyorum.
Bu ne yapaylık?
Aşık Veysel, ölümünün 51'inci yılında Antalya'da düzenlenen bir geceyle anıldı. Organizasyonun sürprizi ise Veysel'in yapay zeka robotunun söylediği türkü oldu.
Haberlerde Robot Veysel'in performansını (!) izlediğimde dehşete kapıldım. O robot mekaniği içindeki kesik kesik hareketleri, hiçbir anlam içermeyen plastik yüzü beni fena halde rahatsız etti. Dünyanın en saf, en sahici ozanına o "yapaylık" hiç yakışmadı doğrusu...
Ayrıca şu yapay zeka marifetiyle ünlü insanların "hortlatılmasına" artık tahammülüm kalmadı. Cem Karaca'yı halojen haliyle sahneye çıkartanlar mı ararsınız, Atatürk'e şarkı söyletenler mi, rahmetlilerle düet yapanlar mı? Bırakın da bi rahat uyusunlar yahu!..
Çok güzelsiniz...
Geçen hafta Fenerbahçe Beko-Barcelona basketbol maçını Ülker Arena'da izleyen seyirciler devre arasında müthiş bir keyif yaşadılar.
Dünya Down Sendromu Günü'nde farkındalık yaratmak isteyen TDSD Dans+1 by Hilton Bomonti Grubu, sergiledikleri müthiş dans performansıyla izleyicilerden tam not aldı.
Öyle güzeldiler ki, kimse maçın ikinci yarısı başlasın istemedi. Dans ve müziğin eksiklikleri ve fazlalıkları yontup herkesi aynı hizaya getirdiğini kanıtlayan bu enfes gösteri, Down sendromluların hanesine "üçlük" olarak kaydedildi.
Gaf kürsüsü
Hayatta Her Şey Var programında izleyicilerin sorularını cevaplayan Yusuf Kavaklı'nın sözleri şoke etti: "Kendi gelininden çocuğu olmuş adamın. Ben onu çok affedersin RTÜK amca lütfen duyma bunu, gavur keser gibi keserim."
Zap'tiye
"Sarayı yıkacağız." "Diyanet'i lağvedeceğiz." "MİT'i ortadan kaldıracağız." İşleri güçleri yakmak, yıkmak, yok etmek. Be mübarekler, bir kez de ne "yapacağınızı" söyleyin...
Ne demiş?
"Ateşe dokunan yanar, suya tutulan ıslanır, Türk'le savaşan kaybeder." (Mehmed: Fetihler Sultanı'nda Fatih Sultan Mehmed'in sözü)