Vallahi yiyorlar. Kimler mi? Başta Taylandlılar olmak üzere tüm Uzakdoğulular... Ben de D Max'de izlediğim Nasıl Yapılır? adlı belgeselden öğrendim.
Kırlangıç kuşları yuvalarını tükürükleriyle yapıyorlar. Salgıladıkları nişastaya benzer bu madde zamanla sertleşerek çanak şeklinde bir yuvaya dönüşüyor. Daha sonra yetiştiriciler tarafından toplanarak cımbızla 45 dakika süren bir çalışma sonrası temizleniyor. (Bir kuş yuvasının içinde hangi maddeler bulunduğunu tahmin edersiniz sanırım) Temizlenen yuvalar 28 derecelik bir fırında 24 saat tutularak nemleri alınıyor.
Yemek olarak kullanılmadan önce tıpkı jelatin gibi suda bekletilerek çözülmesi sağlanıyor ve çorbalara katılıyor. İçinde 6 yuvanın bulunduğu bir paket, marketlerde 300 dolardan (Yaklaşık 10 bin lira) satılıyor. Bir kırlangıç yuvası çorbasının porsiyonu da 100 dolardan servis ediliyor. Dünyada kırlangıç kuşu yuvasının hacmi ise şimdiden 6 milyar dolara ulaşmış durumda.
Mübarek ramazan günü verdiğim rahatsızlık için hepinizden özür diliyorum. Amacım, her türlü salgın ve musibetin neden Uzakdoğu'dan çıktığının altını çizmekti.
"İzindeyiz" Atam!
Bayram tatili 9 güne çıktı. Özellikle turizm sektörü bu kararı çok olumlu karşıladı. Ancak aynı şeyi eğitim için söyleyemeyeceğim. Malum, sömestir ve yaz tatiline bir de ilkbahar ve sonbahar tatilleri eklenmişti. Çocuklar zaten salgın hastalıklar, hava şartları vs. sebeplerle devamsızlık yapmak zorunda kalıyor. Yani okula gidebildikleri süre iyice kısıtlandı. Buna bir de 9'ar günlük bayram tatilleri eklenince adeta "boş zamanlarında" eğitim görür hale geliyorlar.
Tatillerin uzaması şimdilik hoşumuza gidiyor olabilir. Ama acısı ileriki yıllarda tembel ve başarısız gençler olarak karşımıza çıkacak gibime geliyor.
"İzindeyiz Atam" sözü hiç bu kadar ironik hale gelmemişti.
Görürsünüz siz!..
Seçim döneminde sorumsuz ve ilkel kampanyalar yüzünden ortalığın nasıl ses ve görüntü kirliliğine boğulduğunu yazıp duruyorum. O korkunç sesli minibüslerin mazotu, sokakları kirleten afişlere harcadıkları parayla garibanlara ramazan kolisi dağıtsalar hem daha fazla oy alır hem de sevap kazanırlar.
Bütün bunlar yemiyormuş gibi vatandaş cep telefonuna saat başı gelen propaganda mesajlarıyla da taciz ediliyor. "Falanca aday şu saatte şurada halkımızla buluşacak..." , "Filanca aday şu televizyonda canlı yayına çıkacak..." İyi de kardeşim, belki ben o adayı desteklemiyorum hatta kendisinden nefret ediyorum. Ne olacak şimdi?..
Ama kanım yerde kalmayacak. 1 Nisan'dan sonra her gün sabaha karşı kendilerine saçma sapan mesajlar atacağım. "Yüksel Aytuğ bugün saat 07.30'da tuvalete girecek" ya da "Yüksel Aytuğ bu akşam saat 20.00'de Atv Ana Haber'e konuk olmayacak" gibi... Nasıl olsa alayının cep telefonu rehberimde. Vallahi yandılar...
Gaf kürsüsü
Kızılcık Şerbeti'nde Kıvılcım ve Ömer'in araba sahnesinde arka koltuktaki kemerlerin yerleri sahne boyunca sürekli şekilden şekle girdi.
Zap'tiye
Bu güvenlik, sahaya atlayan azgın taraftara ne yapacak? Terlik mi fırlatacak? (Bunu, o hanımefendiyi aşağılamak için yazmadım. Güvenlik görevlilerinin asgari niteliklerinin, caydırıcı görünümlü atletik bir yapıya sahip bulunmaları olduğunu belirtmek için vurguladım.)
Ne demiş?
"Tam Amerikalılar artık bundan daha ahmakça bir şey yapamazlar diyorsun, yenisini yapıyorlar." (Tarih TV'deki CIA'nın Gizli Savaşları belgeselinde bir siyaset yorumcusunun sözü)