Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Fazıl Say’a Filistin askısı

Benim jenerasyonum, "Filistin askısını" iyi bilir. 70'li yıllardaki sağ-sol çatışmalarında bir ifade alma (!) yöntemiydi. Elleri arkadan bağlanan kişi, koltuk altlarından asılır, omuz eklemleri yerinden çıkmadan bülbül gibi şakımaya zorlanırdı.
50 yıl sonra "Filistin askısından" bu kez ünlü piyanist Fazıl Say nasibini aldı. İsrail'in Gazze saldırılarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylem ve tavırlarına tam destek verince, İsviçreli Migros sponsorluğunda İsviçre'de vereceği 4 konser, firma tarafından iptal edildi. Yani Fazıl Say'ı bu kez farklı bir yöntemle Filistin askısına çektiler.




Bu gelişmeyi sosyal medyasından duyuran Fazıl Say ise "Migros firması yetkilileri sebep olarak sosyal medyamda İsrail-Filistin gerilimi hakkında yansıttığım fikirlerimi gösterdiler. Tüm yazdıklarım hiçbir değişiklik olmadan sosyal medyamda durmaktadır. Ben Avrupa'da fikir özgürlüğüne güven duyulur, karanlık ve anlayışsızlık yaşanmaz diye bilirdim" dedi.
İsrail'in Gazze saldırısı, sözde demokrasi ve eşitlik havarisi Batı ülkelerinin yüzündeki maskeyi düşürdü. Öyle bir gözleri döndü ki, demokrasi ve adalet ile ilgili en temel kavramlardan bile uzaklaşıp, faşist diktatörlüklere, astığım astık kestiğim kestik derebeylik dönemlerine geri döndüler.
Bunu Batı'ya pek yakın duran, onlara toz kondurmayalar da nihayet "yaşayarak" öğrendiler.

Mesele Hamas değil hâlâ anlamadınız mı?
Topu topu 3-4 bin Hamas direnişçisi için ABD'nin iki uçak gemisini Akdeniz'de petrol arayan sondaj gemimiz Abdülhamid Han'ın yanına park etmesini, sınır güvenliğimizi korumaya çalışan SİHA'mızı düşürmesini, Biden'ın "Türkiye sınır ötesi harekatlarıyla DEAŞ mücadelesini baltalıyor" demesini,




Türkiye'nin güneydoğusunu da kapsayan "Büyük İsrail haritasının" artık resmî toplantılarda bile ortaya serilmesini, ABD'nin durup dururken Yunanistan-Türkiye sınırında ve Ege adalarında askeri üsler kurmasını görüp de buna "tesadüf" diyeniniz var mı? Çanlar en başta bizim için çalıyor. Mesele Hamas değil, hâlâ anlamadınız mı?

Gazze'deki en güvenli (!) yerler
Bir Gazzeli'nin söylediği cümle kulaklarımdan silinmiyor: "Gazze'de çocuklar ölüyor demek kolay. Bir de Gazze'de çocuğum öldü demeyi deneyin..."
Düşünün... Küçücük bir sahil şeridine hapsedilmişsiniz. Kafanıza dakika başı bomba düşüyor. Sınır kapılarını bile vuruyorlar. Canınızı kurtarmak için nereye sığınırsınız? Camiye, kiliseye, hastaneye ya da okula değil mi? Çünkü oraları bombalamak suçtur. Dahası günahtır. Gelin görün ki İsrail günlerdir "özellikle" buraları bombalıyor.
İşte sözün bittiği yer tam da burası...

Gaf'let kürsüsü
Gazzeli anneler İsrail bombardımanından sonra cesetlerini tanıyabilmek için yaşarken çocuklarının bileklerine isimlerini yazmaya başladılar. İşte vahşetin dövmesi...

Zap'tiye
İsrail polisi, Mescid-i Aksâ'da cuma namazından çıkan Müslümanların üzerine lağım suyu sıkıyor. Eyvallah... Daha kötü kokan kendi kanlarını sıkmasınlar da...

Ne demiş?
"Şems bana bir şey öğretti. Dünyada biri üşüyorsa sen ısınamazsın." (Mevlâna)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA