Ankara'da Teknofest'i ziyaret eden değerli okurum Ali Uygur gençler adına hem büyük bir gurur ve mutluluk yaşamış, hem de eğitimin önemini bir kez daha kavrayarak festivalden ilham almış:
"Yüksel beyciğim, Teknofest'i takip ederken şunu anladım ki, bir milletin hayatında en önemli şey eğitim. Bir vatandaş olarak ne kadar şanslı olduğumuzu göğsüm kabararak gururla müşahede ettim. Bu vesileyle eğitimin çok önemli olduğunu idrak ederek bu konudaki önerilerimi ve eleştirilerimi paylaşmak istiyorum:
Öncelikle üniversitelerimizden başlayalım: Üniversitelerin yaygınlaşması, her şehre 3-5 üniversite açılması elbette çok güzel bir şey ama kalite konusunda aynı standartları yakalayabiliyor muyuz? Onu sorgulamak lazım.



Üniversiteler bilim üreten araştırma ve geliştirmeye dayalı kurumlardır. Bu kadar çok kurum, kaliteyi düşürmekle beraber diplomalı işsizler sayısını artırır. Ülkenin ihtiyacı olan ara eleman sıkıntısını çoğaltır.
Üniversitelerin sayısı derhal azaltılmalı, bu kurumlara en zeki öğrenciler alınmalı. Liseyi en iyi dereceyle bitiren adaylar sınava alınmalı, gereksiz üniversiteler meslek yüksekokuluna çevrilmeli, MYO'da okuyan öğrencilere haftada 2 gün okul sürecinde staj imkanı sağlanmalı ve maaş verilmelidir.
4+4+4 sistemi kaldırılmalı, eskiden olduğu ilk öğretim 5 yıl olmalı, ondan sonrası için çocuk, yetenekleri ölçüsünde değerlendirilmeli. Çıraklık okulları daha işlevsel hale getirilmeli, çocuklara zanaatla birlikte sosyal derslerde verilmeli.
Mesleki eğitim özendirilmeli. Bunun yanında öğrencilerin milli ve dini değerleri de ihmal edilmemeli.
Elbette bu hususları siyasetçilerimiz ve eğitimcilerin daha iyi bilir ama bir üniversite mezunu olarak görüşlerimi yazmak istedim. Takdir onların. Saygılarımla..."

Velileri zorda bırakmayın!
Serhat Salim adlı okurumuz bir reklama -haklı olarak- takılmış:
"Sayın Yüksel bey öncelikle saygılar. Yazılarınızı ve duyarlılığınızı çok taktir ediyorum. Bir giyim markasının reklam filmini izliyorum. Ufacık okul çocukları için 'okul kombini', 'okulun popüler kızı', 'salı akşamı pizza gecesi kombini' konulu bir reklam.
"Sayın Yüksel bey öncelikle saygılar. Yazılarınızı ve duyarlılığınızı çok taktir ediyorum. Bir giyim markasının reklam filmini izliyorum. Ufacık okul çocukları için 'okul kombini', 'okulun popüler kızı', 'salı akşamı pizza gecesi kombini' konulu bir reklam. Beslenme çantasını doldurmakta bu kadar zorlanan servis parası için kendinden kısan, haftada sadece iki kıyafet ile okula gönderen anne babalar varken böyle insanlarla dalga geçer gibi reklam yapmak ne kadar etiktir? Bizler iyi kötü alabilirken, TV karşısındaki anne babaları çocuklarına mahçup etmeye hiç bir firmanın hakkı olmamalı."

Salonumuz klimalıdır (!)
Okurumuz Mehmet Kuzu dizilerde sık sık yer almaya başlayan "Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmıştır" ibaresine farklı bir yorum getirmiş:
"Yüksel bey iyi günler, yeni sezonda dizilerde olmamasını beklediğim bir şey var. Ekranın bir köşesinde 'Gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmıştır' ibaresinin bulunmasını manasız buluyorum. Bence gerekli bir ibare değil. Daha çok müşteri çekmek için camına 'Salonumuz klimalıdır' yazan bir dönerci dükkanını andırıyor.

HAFTANIN ŞİİRİ
BİLMEM...
Boğaz incilerini kuşanıyor
Gün geceye boyun eğerken
Çok nefes alıp verdik bugün
Ama yaşadık mı bilmem

Bitirdik yine koca günü
Kum aktı saatin belinden
Ay'ı kavuşturduk yine şavkına
Ama yaşadık mı bilmem

Ya bir gün eklendi ömre
Ya bir gün eksildi vade'den
Bugün de ölmedik şükür
Ama yaşadık mı bilmem
Yüksel Aytuğ - (Sensizlik Bekçisi-2022)

Zap'tiye
Kahramanmaraş merkezli depremler bize bir şey daha öğretti: "Deprem öldürmez, hatalı yıkım öldürür!.."

Gaf kürsüsü
"Siz hazır olun ya da olmayın, bağırsaklarınız hazır." (Bir probiyotik reklamının sloganı) Yahu eğer ben hazır değilsem, bağırsaklarım çalışmasın mümkünse...

Ne demiş?
İnegöl'de alkollü araç kullanırken yakalanan sürücü, trafik polislerinden ilginç bir talepte bulundu: "Bana sigortadan, muayeneden ceza yazın ama alkolden yazmayın."