Bu ülkede sanatçı görünümlü nifak tohumları var. Kimi sahneden İmam Hatip mezunlarını aşağılıyor, kimi orman yangını felaketinden siyasi rant sağlamaya çalışıyor, kimi seçim sonrası AK Parti'ye oy verenlere saydırıyor, kimi vefa örneği veren deprem bölgesindeki seçmeni salak ilan ediyor, kimi de her ödül törenini, ülkeyi küçük düşürmek adına fırsata dönüştürüyor. Çünkü "milli" olan her şey, onları rahatsız ediyor.
Son olarak oyuncu Eda Ece de bir ödül töreni sırasında yaraları henüz kabuk bağlamamış depremzedeleri hedef aldı. "Deprem bölgesine yaptığımız her şeyi onlar başkaları yapıyor sandı. Sandıktan onu anladık ama neyse" deme terbiyesizliğinde bulundu. Buradan ricada bulunuyorum: Bunların deprem bölgesine yaptığı sözde yardım her neyse, AFAD tarafından listelenip, kendilerine iade edilsin!..
Öte yandan Azerin adındaki Azerbaycanlı "gerçek" sanatçı, öyle bir "Çırpınırdı Karadeniz" yorumluyor ki, hem can kardeşimiz Azerbaycan'da, hem Türkiye'de hem de kendini Türk hisseden tüm coğrafyalarda milli duyguları ayağa kaldırıp, gözleri nemlendiriyor.
Vatanını, milletini seven "sanatçının" ne olduğunu, ne olması gerektiğini cümle aleme gösteriyor.
Yukarıdaki başlığı tekrarlayıp, "Azerin'e bakın ve utanın" diyeceğim ama onların ar damarları çoktan çatlamış...
BBCS'nin çılgın sezon finali
Atv'nin bol sürprizli dizisi Ben Bu Cihana Sığmazam muhteşem bir sezon finaliyle tatile çıktı.
Diziyi her bölüm bir başka oyuncu sırtlıyor. Son bölümün yıldızı ise Kurban karakterini canlandıran Ali Seçkiner Alıcı'ydı. Kızını öte aleme uğurladığı morg sahnesindeki performansı göz kamaştırdı. Şöyle dedi Kurban Baba, kızı Anzade'nin cesedi başında: "Seninle nasıl vedalaşacağım ben kuzum? Terliğinin sesiyle, avludaki kokunla, yastığındaki çukurla, söylediğin türküyle nasıl vedalaşacağım? Telli duvaklı gelinliğin dururken sana nasıl kefen giydireceğim ben? Ha yavrum?.." Haddimi aşmak istemiyorum ama Ali Seçkiner'i izlerken Yılmaz Güney, Menderes Samancılar ve Yılmaz Erdoğan'ın en ideal karışımını buluyorum sanki karşımda.
Aileden son kurban, Kurban'ın kızı Anzade oldu. 5 kez sıçrayan çekirge, 14 canlı kedi Tatavlalı bu kez sıçrayamadı. Dumrul'un 81 vilayete bölünen akıbeti ise bir mafya dizisi için bile fazla sertti.
Finalde ise Firuze yenilgiyi kabul edip, çocuklarla birlikte İstanbul'u terk ederken, nihayet seçimini yapan Cezayir'i ise gelin arabasının içinde Leyla ile balayına çıkarken gördük.
Özetle; çılgın sezon finalinde, ünlü filmdeki gibi dört cenaze bir düğün vardı...
Tebrikler THY
Bu sene 90'ıncı kuruluş yıldönümünü kutlayan THY bunu harika bir reklam ile taçlandırdı. 4 dakikayı aşan reklam, yüreğinde vatan sevgisi barındıran herkesi duygulandırdı.
Reklamda 1933'ten gelen bir THY pilotu gördükleriyle şoke oluyor. Görkemli İstanbul Havalimanı'nda adeta büyülenirken, 400'ü aşkın uçaktan oluşan filosu ve yüzlerce uçuş hattıyla bir dünya devi haline gelen şirketinin 33 yıl önce kurduğu tüm hayalleri gerçekleştirdiğine tanıklık ediyor.
Eminim ki, ülkemizin en önemli temsil markası haline gelen gururumuz THY, Türkiye Yüzyılı'nın da kanatları olacak.
Gaf kürsüsü
Lise tarih sınavında "Hürrem Sultan kimdir?" sorusuna öğrencilerin yüzde 85'i "Meryem Uzerli" cevabını vermesin mi?
Zap'tiye
Japon yapıştırıcısı da neymiş? Kemal Kılıçdaroğlu'nu koltuğuna yapıştıran her neyse, tüplere doldurulup piyasaya sürülmeli...
Ne demiş?
"Sen dik dur, eğri kendini gösterir." ( Atv'nin dizisi BBCS'de Cezayir'den Necip'e)