Haftanın en dramatik olayı ne haber bültenlerinden, ne gündüz kuşağı reality programlarından ne de dizilerden çıktı. Yürekleri burkan hikayenin baş kahramanı, Kanal D'nin neşeli yemek programı Gelinim Mutfakta yarışmacısı Gamze'ydi.
Yarışmaya yeni katılan Gamze, kendisini tanıtması istenince hem stüdyodakileri hem de ekran başındakileri hayat hikayesiyle gözyaşına boğdu. Ailesi karşı çıkmasına rağmen sevdiği adama kaçan Gamze, düğününün bir ahırda yapıldığını söyleyince herkes şaşırdı. "İçeride 12 inek vardı, onları başka bir ahıra bağladılar. Tezekleri süpürdüler. Ortaya plastik bir masa koyup, arkasına da iki plastik sandalye yerleştirdiler. Bu bizim nikah masamız oldu" diyen Gamze'nin yaşadıkları bununla da bitmemişti.
Düğünden kısa süre sonra bir iş kazası yüzünden eşinin ayağı koptu. Sonra birbirlerini sevmelerine rağmen aileleri yüzünden ayrıldılar. Bu dönemde ağır bir hastalık geçiren Gamze, çocuğunun engelli doğmasına sebep olabilecek ilaçlar kullanmak zorunda kaldı. Doktoruna "Fark etmez, nasıl olsa artık bekarım" diyerek tedaviye devam etti. Kaderin oyunu bu ya, eski eşine dönüp yeniden nikahlandı. Ancak ilaçların etkisi henüz geçmemişti. Hamile kalınca doktorlar bebeğinin mutlaka engelli doğacağını söylediler. Gamze'nin gönlü bebeği aldırmaya razı olmadı. Bu dönemde büyük kişisel hesaplaşmalar içine girdi "Eşim zaten engelli, çocuğum da engelli olursa ikisine birden nasıl bakarım?" diye... Neyse ki çocuğu minicik bir estetik kulak kusuruyla dünyaya gelmişti.
O dakikadan sonra yemek yarışmasının da pek önemi kalmadı. Çünkü tadılan her lokma, boğazlara takılıp kaldı.
Hey gidi kovboy filmleri...
Pazar sabahı TRT 2 ekranları başında, konuk olduğum Hülya Koçyiğit'in sunduğu Film Gibi Hayatlar programının yayınını beklerken karşıma eski dostlar çıktı: John Wayne ve Kirk Douglas...
Pazar günü hemen her evde olduğu gibi bizim evin de bir rutini vardı: Sabah kovboy filmi eşliğinde kahvaltı, öğleden sonra evde balık tava, akşamüzeri Tele Spor, Kutu Kutu, Pembe Panter ve son olarak da banyo... Geçen pazar sabahı bir de baktım ki karşımda bir kovboy filmi. Hem de en sevdiklerimden biri, The War Wagon... Meğer TRT 2 her pazar sabahı bir kovboy filmi yayınlayıp, Kurum'un bu eşsiz geleneğini sürdürürmüş. Kumanda aletimi sehpaya bırakıp, keyifle izlemeye koyuldum tabii.
O zamanlar fark etmemiştim. Ama John Wayne tanıdığım en efemine kovboymuş meğer. Üzerinde yavru ağzı renkteki gömlek, boynunda bebek mavisi fular... Hele o diyalog yok muydu?
Kirk Douglas: Benim canım bu sabah kimseyi vurmak istemiyor ortak. John Wayne: Benim de hayatım...
Bu arada TRT 2'den bir haber daha vereyim: Bugün saat 21.00'de Viyana Filarmoni Orkestrası'nın Geleneksel Yaz Konseri'nin yayını var. Kaçar mı?
Şeref kürsüsü
Eşinin Bursa'da bir huzurevine terk ettiği ve burada kalça kemiğini kıran 81 yaşındaki Alman hastaya sahip çıkıp, tüm bakımını üstlenen Büyükçekmece'deki Mimar Sinan Devlet Hastanesi'nin doktoru Nuray Özgür Abravcı ve ekibi tüm dünyaya insanlık dersi verdi.
Zap'tiye
Hiçişleri Bakanları... 40 milletvekili kaptırıp da kendileri milletvekili bile olamadılar. Siyaset tarihi böylesine yanılan bir "hesap adamı" görmedi. 28 Mayıs'ta Allah ülkemizi hesap-kitap bilmeyenlerden korudu.
Ne demiş?
"Kimsenin yüzündeki güneşi soldurmasına izin verme. Rahatsız olan güneş gözlüğü taksın." (Neler Oluyor Hayatta programına gelen bir izleyici mesajı)