İçinde hem belgesel tatları, hem analiz ve yorum olan özel dosyaya Erkan Tan'ın A Haber'de sunduğu Sabah Ajansı'nda rastladım. Altında muhabir Damla Karasu ve kameraman Engincan Çelik'in imzası vardı. Haberin 5 Haziran Dünya Çevre Günü'ne rastlaması ise etkisini bir kat daha arttırıyordu.
Benim jenerasyonum, 28 Nisan 1993'te Ümraniye'deki Hekimbaşı Çöplüğü'nün ihmal ve bakımsızlık yüzünden patlamasını unutamazlar. İstanbul'un orta yeri, bilinçsizce üst üste yığılan çöplerin yarattığı metan gazı yüzünden patlamış ve tam 39 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. İnsanlarını çöpe kurban veren bu Türkiye fotoğrafı, tarihimizin en kara lekelerinden biri olmuştu. Dönemin hükümeti ise sorumluluğu üstlenmediği gibi, ayıbın üzerini toprakla örttü. Ölenler arasında bulunan 12 kişinin cesedine ise ulaşılamadı.
A Haber ekibi o kara günde yakınlarını kaybedenleri bulup konuşturdu. Kardeşini yitiren Adem Kaya, kardeşi Hasan'ı çöpün altında bırakanları affetmemişti. "Şimdiki devletimiz olsa, onu orada bırakmaz, bulup çıkartırlardı" diyordu. Henüz 10'lu yaşlarında bulunan Hasan ve Serkan Şahit kardeşlerin babası Sefer Şahit, çocuklarının çöplüğe misket toplamaya gittiğini ve orada çöplerin altında kaldıklarını anlatırken aradan geçen 30 yıla rağmen gözyaşlarına hakim olamıyordu. Acılı anneleri ise "Tayyip Erdoğan başbakan olsaydı, o çocuklar kurtarılırdı" derken kelimeler ağzında düğümleniyordu.
Peki o tarihten sonra ne oldu? 1995 yılında İstanbul'un Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan sayesinde bölgenin kaderi değişti. Çöp alanı şehir dışına taşındı. O patlamanın olduğu yere mükemmel bir spor tesisi yapıldı. Şimdi gençler o tesiste, mis gibi havada yarının başarılı sporcuları olmak için terliyorlar.
Nereden, nereye?..
Kantolar öksüz kaldı
Önce Huysuz Virjin (Seyfi Dursunoğlu) göçtü bu dünyadan. Önceki gün de Nurhan Damcıoğlu'nu kaybettik. Eminim yakınlarından sonra arkalarından en çok "kantolar" ağlamıştır.
Kanto, geleneksel Türk müziğinin önemli unsurlarından biriydi. Türk eğlence hayatı, sadece gayri müslim kadınların sahne almasına izin verilen yıllarda kantolarla başlamıştı. Nurhan Damcıoğlu da benim çocukluğumun sembollerinden biriydi. Siyahbeyaz ekrandaki bayram eğlencelerinin vazgeçilmez karakteriydi. "Ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam" diye başlayıp, öyle aşılmaz kriterler sıralardı ki...
Allah rahmet eylesin... Işıklarda uyu çocukluğumun neşesi...
Günün fotoğrafı
İngiltere'de servet değerine yükselen kırmızı etlere market vitrinlerinde alarm takılmış. Haberi sosyal medyasından duyuran Selçuk Bayraktar şu notu da paylaştı: "Hani Avrupa'da bir aylık maaşla araba alınıyordu?"
Zap'tiye
Kendilerini "Cumhurbaşkanı Yardımcısı" olarak tanıtan belediye başkanlarına itibar etmeyiniz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dır.
Ne demiş?
"Mansur yüzdürüyor. Mansur size bu fırsatı sundu, daha ne istiyorsunuz?" (Ankara'yı sel alırken kayda giren bir vatandaşın esprili sitemi)