Yeni bir reklam dönüyor son günlerde ekranlarda. Hemen herkesin dilinde. Sloganı "Bi tanısan seversin..."
Boyner'in yeni reklam kampanyası, toplumumuzu esir alan şiddet ve ökenin aslında ne kadar gereksiz olduğunu 15-20 saniye içinde çok güzel anlatıyor. Otobüste, sahada, markette, sokakta, trafikte, evde kavgaya ne kadar hazır olduğumuz anlatılıyor önce. Herkes atmaca kesilmiş. İlk sürtüşmede hemen yumruklar sıkılıyor, dişler gıcırdıyor. Tam kavgaya başlayacaklarken dış ses devreye giriyor: "Kapışmak da çok moda oldu ama bir oturup konuşsak... Dinlesek... Anlamaya çalışsak... Severiz birbirimizi... Sen de bi tanısan, seversin..."
Reklam kampanyasını toplumsal açıdan son derece önemli buldum. Aslında hepimizin zaman zaman aklından geçen ama bir türlü çerçeveleyemediğimiz gerçeği son derece net bir şekilde önümüze seriyor. "Nasıl bu hale geldik?" diye hayıflanmak yerine, empati yapmaya, harekete geçmeye çağırıyor öfkeli insanımızı. Nefret kusmadan, birbirimizin üzerine yürümeden önceki alternatifleri hatırlatıyor. Oturmak, konuşmak, anlamak ve sonra da belki sevmek...
Bu kampanyanın özellikle seçim arifesinde davul zarı gibi gerildiğimiz şu günlere biraz olsun "yumuşatıcı" etkisi yaratmasını dilesem, çok mu iyimser bakmış olurum meseleye?
Bizi deprem spreyi kurtaracak
Müthiş gelişmeye Atv Haber'de rastladım. "Ne yapsak da depremlere bu kadar kurban vermesek?" diye kara kara düşündüğümüz günlere denk gelmesi de ilginçti şüphesiz. Türk mühendisleri petrol bazlı bir sprey icat etmişler. Duvarın yüzeyine püskürtüyorsun. Sonra o yüzeye balyozla girişiyorsun. Uygulama yapılan yüzeyde çizik yok. Ama sprey püskürtülmeyen duvarın arka yüzeyi un ufak...
Sonra iki briket alıyorlar. Bir tanesini tek balyoz vuruşuyla tuz buz ediyorlar. Spreye bulanmış olan briket ise darbelerden asla etkilenmiyor. Üstelik bu icat İTÜ'den onay da almış, Yani son yıllarda mucize üstüne mucize yaratan, hem savunma sanayiinde, hem otomotiv sektöründe, hem de yol ve köprü yapımında dünyaya parmak ısırtan mühendislerimiz bir kez daha onlara güvenen milletimizin yüzünü kara çıkarmamışlar.
Peki maliyeti mi? Ortalama bir dairenin tamamının spreyle kaplanması 60 bin TL. Yani sıkı bir güçlendirme çalışmasının neredeyse 10'da biri fiyatına...
Haydi bakalım, hayırlısı...
Dişi Savaş Ay
Deprem bölgesinde haftalarca zor şartlarda eşine, çocuğuna hasret halde görev yapan tüm muhabir kardeşlerime bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Aralarında ayrım yapmak istemiyorum ama birinin adından özellikle bahsetmezsem, mesleğime ihanet etmiş olurum: Fulya Öztürk... Onun Kanal D ve CNN Türk adına ortaya koyduğu özverili performans, pek çok genç meslektaşıma örnek olacak cinsten...
Depremin ilk saatlerinden bugüne kadar haber nöbetini aksatmadan sürdüren Fulya'ya Ramazan'ın ilk sahurunda kameramanı sordu: "Fulya ne yapıyoruz burada?" Fulya cevap verdi: "Bu ilk sahurda onların yanında olmalıyız. Belki bir faydamız dokunur. İstanbul'a dönüp ne yapacağım? İki gün dinleneceğim, sonra aklım burada kalacak. Bak haber yapıyoruz, o insanlara yardım geliyor. Belki bir ihtiyaçları olur, biz seslerini duyururuz. Ne güzel değil mi, hem insanlara fayda sağlıyoruz hem işimizi yapıyoruz."
Gazetecilik bir meslek değil, gönül işidir. Mesai değil, aşktır. Bunu bizlere günlerdir en çarpıcı şekilde kanıtlayan Fulya'ya gönül dolusu teşekkürler.
Onu ne zaman elinde mikrofonuyla sahada görsem bana çok yakından tanıma fırsatı bulduğum rahmetli Savaş Ay'ı hatırlatıyor. Eğer Savaş Ay anısına bir gazetecilik ödülü verilseydi, bu yıl benim adayım kesinlikle Fulya Öztürk olurdu.
Şeref kürsüsü
Bulgar milli yüzücü Josif Miladinov, 2021 Avrupa Yüzme Şampiyonası'nda kazandığı gümüş madalyayı açık artırmayla 4 bin levaya (41.000 TL) satarak gelirini Türk depremzedelere bağışladı.
Zap'tiye
Son iki yılda 93 kadın balkondan "düşerek" öldü. Ya balkonların altına ağ gerelim ya da bazı erkeklerin kafalarının içindeki örümcek ağlarını süpürelim.
Ne demiş?
"Kılıçdaroğlu'nu aradım, davet ettim. 'TOGG'u bir tur verirsen gelirim' dedi. Yahu sen yürüyen merdivene ters binen adamsın, sana araba verilir mi?" (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kusursuz taklit ederek bir fenomene dönüşen Muhammed Nur Nahya'nın klibinden)