Dizi izlemek, seyirci için büyük bir ıstıraba dönüştü. Eğer bir diziyi sonuna kadar seyretmek istiyorsanız, akşam en az 4 saatinizi ekran başında geçirmeniz gerekiyor. Başındaki "özet" uzun, reklam kuşakları uzun, bakışmalar uzun, konuşmalar uzun, uzun da uzun...
Köşemizin kadim okurlarından Ali Uygur da bu konuya değinmiş:
"Yüksel Bey'ciğim defaatla dizi ve program yapımcılarına sizin aracılığınızla eleştirilerimizi ilettik, cevap vermek bir yana, ilgilenmediler bile. Yapımcılar o kadar fütursuz davranıyorlar ki, bizlerin sesini duymak bile istemiyorlar. İnanın akşam saatleri olunca dizi seyretmeye mahkum oluyoruz. Diziler çok uzun. Üstelik başka günlerde de tekrarları var. Hele özetler? Hem çok uzun hem de bıktırıcı. Allah aşkına bir hafta önce seyrettiği dizinin özetini kim seyreder?
Yüksel Bey'ciğim buna artık bir çare bulunması lazım, başka programlar seyretmek istiyoruz ama eli yüzü düzgün bir program yok denecek kadar az, olanları da dizilerle çakıştığı için yine seyredemiyoruz.
Benim bu durumdan şikayetçi olan arkadaşlardan isteğim, sosyal medyada bu durumu protesto etmeleri. (Ben engelli olduğumdan bazı şeyleri yapamıyorum) Belki bir faydası olur. Saygılarımla..."
Dizilere Ramazan gelmedi!
Okurumuz Talha Ahmet Kaytazoğlu, benim de dikkatimi çeken bir konuya nefes olmuş: "Değerli Yüksel Aytuğ, hayırlı Ramazanlar diliyorum. Televizyon dizilerinde başrol karakterlerin ana babaları ne hikmetse yok. Bunlar ağaç kovuğundan mı çıkıyor? Ayrıca dizilerde namaz yok, oruç yok, bayrak yok, iman yok! Yapımcılar ve yayıncılar belli ki vatandaşın değerlerini yok sayıyor. Peki seyrediyor muyuz? Elbette ki hayır. Sesimiz olup yayınlamanızı bekler, saygılar sunarız. Konya'dan tüm hanelere selamlar, saygılar...."
YAZAR NOTU: Dizilerde ne iftar, ne oruç, ne teravih namazı sahnesi var. Bekliyorum, dizilere ne zaman Ramazan gelecek diye...
Okurun seccade yorumu
Malum, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir fotoğraf çekimi sırasında ayakkabılarıyla seccadenin üzerine basması geçen haftanın en büyük siyasi polemik konusuydu. Köşemize sürekli katkı veren değerli okurumuz Emin Güven de olaya farklı bir perspektiften yaklaşmış:
"Yüksel Bey, hayırlı Ramazanlar.
Hafta sonu yaşanan seccade olayından dolayı Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu çok tepki alınca 'Yoğunluktan göremedik' mazeretine sığınmış. Halk arasında bir söz vardır: 'Aklı namazda olmayanın kulağı ezanda olmaz.' Ben bu sözü biraz revize etmek istiyorum, üstelik manevi anlamından uzaklaşmadan:
'Aklı namazda olmayanın gözü seccadede olmaz.' Kolaylıklar diliyorum."
Görmek istediğimiz hareketler
Köşemizin aktif okurlarından Mehmet Şükrü Ekmekçibaşı, Fenerbahçeli olmasına rağmen Galatasaray'ın depremzedeler için yaptığı anlamlı yardımı övmüş:
"Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ve Sportif A.Ş Başkanvekili Erden Timur, deprem bölgesine konteyner şehri yapacaklarını açıkladı. Yüksel Bey, ben Fenerbahçeliyim. Milletimiz çok büyük bir deprem felaketi yaşadı. Sayın Galatasaray yönetiminin yaptığı bu güzelliği ömrüm boyunca unutmam. Bundan sonra Galatasaray'a negatif bakamam. Aynı konteyner kentini Fenerbahçe'den de bekliyorum."
Güzel şeyler de oluyor
Muharrem Akduman'sız okur mektupları köşesi olur mu? Bu hafta yine fazla mesai yapmış: "Yüksel'ciğim, komşumuzun işitme özürlü mühendis kızı, Ümraniye İŞKUR Hizmet Merkezi'ne gitmiş iş bulmak için. O kadar yardımcı olmuşlar ki, çok mutlu olmuş. Güzel şeyler oluyor ülkemizde. Şükranlarımı sunuyorum. Sevgiler..."
Ne demiş?
Değerli dostum ve meslektaşım Muharrem Akduman, Atv'de Esra Erol'un programındaki ilginç diyaloğu not etmiş: Esra Erol: Telefonunuz akıllı mı? Adam: Hayır, akılsız.
Gaf'let kürsüsü
Eskişehir Odunpazarı Belediye Meclisi'nde CHP'li üye, tartıştığı AK Parti'li üyelere şöyle bağırdı: "Kurban olun siz HDP'ye!.."
Zap'tiye
Birine "İçinin güzelliği dışına vurmuş" demeden önce estetikçisiyle görüşmeyi ihmal etmeyin!