Otizm vakaları giderek artıyor. Bunun sebeplerinden biri de televizyon ve bilgisayar ekranları. Neredeyse doğdukları andan itibaren ekran karşısında vakit geçiren çocuklarımız büyük bir tehdit altında.
Son yıllarda sıklıkla otizm spektrum bozukluğu olan hastalar ile karşılaştığını dile getiren İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi'nden Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Canan Kocaman, otizm hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Kocaman, "Giderek şehir yaşamında yalnızlaşan küçük aileler, ebeveynlerin çalışma koşullarının ağırlığı ile birlikte zamanla yarışma durumu, bu koşullarda çocuk yetiştirmeye çalışırken bir tehlike ile karşı karşıya kalıyorlar. Toplumumuz bu konuda bilinçlenmediği için aile zarar verdiğinin de farkında olmuyor. En sık duyduğum hikaye, 'Yemek yediremediğimiz için ekran izlettik' oluyor. Özellikle de ek gıda geçiş döneminde. Hele reklam gibi hızlı değişen görüntüden CD kaydı yapıp yemek yediren aile ile bile karşılaştım ne yazık ki" dedi.
"Çocuk beyni oynayarak, taklit yolu ile, bizimle zaman geçirerek öğreniyor ve gelişiyor, pasif bir şekilde ekran izleyerek değil" diyen Kocaman şöyle devam etti:
"Hipnoz gibi bakıyorlar, hiçbir ayrıntıyı anlamıyorlar ve göremediğimiz arka fondaki hızlı kareler çocuk beynine, 'Gelişme, dur!' diyor. Çocuğun öğrendiği kelimeler bir süre sonra kayboluyor, göz kontağının azalması ve ismi söylendiğinde tepki vermeme, komut almama, heyecanlanınca stereotip dediğimiz hareketler (kanat çırpma, parmak ucunda yürüme), odaklanamama, odaya girdiğinde sosyal tepkisizlik, kendi dünyasında olma hali ve sürekli bir hareketlilik, komut almama, istediği bir şeyi parmakla işaret etme yerine aileyi çekip götürme davranışı en sık gördüğümüz bulgular olarak karşımıza çıkıyor."
Aman diyeyim, çocuklarınızı televizyon ya da bilgisayarın önüne "park ederken" iki kere düşünün. Otizm, orada pusuya yatmış olabilir.
Teşekkürler Acun
Siz bakmayın sürekli evlilikleriyle, parasıyla, puluyla, uçağıyla, teknesiyle gündeme geldiğine. Acun Ilıcalı bana göre ülkenin en hayırsever ünlüleri arasında kesinlikle ilk üçün içindedir. Bugüne kadar sayısız yardım kampanyasına öncülük etmiştir. Ekrandaki kampanyalar aslında buzdağının görünen kısmı. Bir de kimsenin ruhu duymadan yaptığı incelikler vardır ki, bildiklerinizi fersah fersah geçer.
Acun geçen hafta da Erdil Yaşaroğlu ile deprem bölgesindeydi. Orada evsiz, barksız kalmış, yakınlarını yitirmiş çocuklarla birlikte Kral Şakir: Mikrop Avcıları filmini izledi. Onunla birlikte gülüp oynayan çocukların gözlerindeki sevinç görülmeye değerdi.
Hayatı en çok film olmayı hak eden Acun, yokluğu da varlığı da en iyi bilenlerden. Özellikle de ana-baba yoksunluğunu. Bu nedenle Acun dokundu mu, bir çocuğun tam kalbine dokunuyor...
Survivor sakata geldi
Pek çok ülkede Survivor'ın yayınından vazgeçildi. Sebebi de sürekli ciddi sakatlıklara yol açması. Her ne kadar yarışma öncesi katılımcılardan, yapımın sorumlu olmadığına dair feragatname alınıyor olsa da, tazminat davaları birbirini kovaladı.
Bizim Survivor da bu sene pek çok ciddi sakatlık ve hastalığa sahne oldu. Liste kabarık: Kürşat, Barış, Yusuf, Çağla, Zeynep ve son olarak da dizi dönen Kardelen...
Kısaca, bu sezon adanın doktoru, tüm yarışmacılardan daha fazla ter döktü.
Gaf'let kürsüsü
Van'da bulunan özel hastanedeki bel fıtığı ameliyatında yanlış kan verilince, hasta hayatını kaybetti.
Ne demiş?
"Sevdiğini ölçülü sev. Çünkü günün birinde düşmanın olabilir." (Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun "Hayatımda rehber edindim" dediği Hadis)
Zap'tiye
Ya bir şehit babası çıkıp da Meclis kürsüsünde evladının vücudundan çıkan mermiyi sana fırlatırsa, HDPKK ile yaptığın koalisyon için yüzün kızarmayacak mı?