Deprem bölgesindeki enkazın içinde bir hafta süreyle çalışan bir kurtarma gönüllüsünün defterine not ettikleri çok önemli. Hepimizin okuması hatta evimizin duvarlarına asması lazım diye düşünüyorum:
1 - Gece yatarken telefon yakınınızda uyumayı alışkanlık edinin. (Şarj dolu olsun)
2 - Depreme gece yakalandıysanız yatak odası veya çocuk odasından ayrılmayın. (Çünkü arama kurtarma çalışmaları öncelikli olarak bu odalardan başlatılıyor.)
3 - Eski tip birbirine geçmeli yatağınız varsa bir an önce ondan kurtulun. Yüksek ve sağlam bazalardan alın. Baza altını mümkün olduğunca dolu tutun. (Kıyafet battaniye yorgan gibi) Çünkü sağ ulaştıklarımızın çoğu baza yanlarında uzanan insanlardı.
4 - Sakın ayakta, kiriş altlarında, merdiven boşluklarında ve koridorda durmayın. (Ölüm vakaları daha çok buralardaydı)
5 - Mutlaka çök-kapan-tutun pozisyonunu yapın. Ama bunu boş yerlerde değil, özellikle bazaların yanında yapın.
6 - Kapandığınız esnada yatak üzerinden battaniye, yorgan ve yastık alıp kendinizi koruyun. Kış aylarında atletle kesinlikle yatmayın. Yara almayan ama soğuktan ölenlere denk geldik.
7 - Baza kenarlarında 1 şişe su bulundurmayı adet edinin. Çok şey kaybetmezsiniz.
8 - Kol saati kullanın ki, enkaz altında gece yarısı sesinizi boşa tüketmeyin. Sizi duyan çok kişi olmayacak. Çünkü gece karanlık ve soğuktan çalışmalar yavaşlıyor.
9 - Sakin kalıp elbet birisinin sizin için geleceğini unutmayın.
10 - Sarsıntı tamamen bitmeden bulunduğunuz yerden ayrılmayın. Merdiven boşluklarından çok can kaybı çıktı.
11 - İmkanınız varsa yüksek katlı binalar son tercihiniz olsun. En üst kattayım diye kendinizi çok da güvende hissetmeyin. (Vefat eden yakınlarımız en üst katlarda oturuyorlardı.)
12 - Bu saatten sonra depremle yaşamayı ve bir gün yine yüzleşeceğinizi unutmayın. Her zaman hazırlıklı olun.
Bir muradım daha var
Çok şükür, bu köşede seslendirdiğim "Ortak canlı yayında bağış toplansın" dileğim, Tek Yürek kampanyası ile gerçek oldu. Şimdi ikinci bir muradım var:
Türkiye'de ne kadar ünlü varsa, özel bir eşyasını toplu olarak gerçekleştirilecek açık arttırmaya göndersin. Kıyafet, çanta, aksesuar, forma, hatta otomobil bile olabilir. (Örneğin, Recep İvedik'in meşhur turuncu gömleği) Bu eşyalar bir hafta öncesinden internette tanıtılsın ve açık arttırma için başlangıç fiyatları belirlensin. Sonra yine bir ortak canlı yayınla, ünlüler eşyalarını bizzat tanıtıp, üzerlerini imzalayarak açık arttırmayı sonuca bağlasın. Hem toplanan gelir, hem de programa verilen reklamların paraları, resmi kuruluşlar aracılığıyla depremzedelere ulaştırılsın.
Sizce de üzerinde düşünmeye ve bir an önce hayata geçirmeye değmez mi?
Bu da "Ferdi" Gönül Dağı'mız
Ortak canlı yayınla gerçekleştirilen Tek Yürek kampanyasının en duygusal anlarından biri de TRT 1'de yayınlanan Gönül Dağı dizisinin oyuncusu Ferdi Sancar'ın bağışı oldu. Sancar, "Çocuklar kumbaralarını bozdururken, ben de katkıda bulunmak istedim. Hayattaki tek mal varlığım olan 98 model otomobilimi bağışlıyorum. Bir kaç eksiği var. Tamir ettirip öyle satacağım..."
Ferdi Sancar kardeşimiz bu şahane jestiyle Gönül Dağı'mızın zirvesine kuruluverdi. Ayrıca bu olay, dizi sektöründe kaymağı başrol oyuncularının yediğini, geri kalanların kırıntılarla yetindiğini de ortaya koydu.
Gaf kürsüsü
İngiliz radyocu Ant Payne, "Şimdi Türkiye'ye ucuz bilet bulmanın tam zamanı" deyince büyük tepki gördü. Duyarsız radyocu bu sözleri için özür dilemek zorunda kaldı.
Zap'tiye
Eğer bu "doğal" bir afet ise "doğaüstü" olan nedir, biri bana söyleyebilir mi?
Ne demiş?
"Acun Ilıcalı canlı yayında 'Abi 250 milyonu 300'e yuvarlayalım' dedi, adam da kabul etti. Yuvarladıkları para 50 milyon lira. Ya bunlar normal sayılar ya da biz çok fakiriz." (Sosyal medyadan)