Sadece Müge Anlı'nın mı? İzleyen herkesin müthiş bir sabır sınavı var bugünlerde... Bir anda ortalıktan kaybolan Arife Gökçe'nin aranması sırasında baş şüpheli konumunda bulunan Sinan Sardoğan'ın stüdyodaki tavırları hem Müge'yi hem de Atv'deki programı izleyenleri resmen sinir hastası yaptı.
Bir dediği, bir dediğini tutmayan, dün söylediğini bugün unutan, köydeki neredeyse tüm yaşlı kadınlara sarkıntılık eden, telefonla tacizde bulunan Sardoğan'ın karşısında soğukkanlı kalmak son derece zorken, Müge Anlı'nın gösterdiği sabır ise takdirle karşılanıyor. Onun sarkıntılık ettiği kadınların akrabaları neredeyse her gün stüdyoda zanlıya saldırmaya kalkarken, Müge ise gerçek bir sinir savaşı veriyor.
Tanıkların ifadelerine ve elde edilen bilgi/bulgulara rağmen her konuşmasına "Hayır, hepsi iftira" diyerek başlayan, Sinan Sardoğan'ın özellikle yaşlı kadınlara karşı giriştiği sapıkça eylemler nefret uyandırırken, pek çoklarının içinden "Emniyet bunu yarım saat sorgulasa bülbüle dönecek" diye geçiyor. Tacizcinin, izleyen herkesin tansiyonunu tavana vurduran umursamaz ve rahat tavırları ise günlerdir gündüz kuşağı izleyicilerinin burunlarını adeta ekrana yapıştırıp, programı reyting listelerinde uçuruyor.
Çağan ile entübe olmak
Entübe, kendi başına soluk alamayan hastalara takılan bir hava tüpü. Çağan Irmak'ın 3-4 yılda bir yaptığı eşsiz filmler ise bana göre toplumun tıkanan nefes borusunu entübe ediyor. Ne zaman sıkılsam, bunalsam, umutsuzlğa kapılsam, bir Çağan Irmak filmiyle adeta yeniden nefes almaya başlıyorum. Tıpkı Babam ve Oğlum, Issız Adam, Dedemin İnsanları, Unutursam Fısılda'da olduğu gibi...
Çağan yine en iyi bildiği işi yaptı. Sevda Mecburi İstikamet filmiyle bizi bizden aldı, düzlüğe, yani insanlığın duygu yoluna çıkardı. Hayatın "keşke" demek için uzun ama "içten gelenleri ertelemek" için kısa olduğunu iliklerimize kadar nakış gibi işledi. Film, belki de bir baba-kız hikayesi olduğu için beni bu kadar etkiledi...
Şimdi tutup da burada Selçuk Yöntem'in, Günay Karacoğlu'nun şiirsel oyunculuğunu övmek, en başta onlara saygısızlık olur. Zaten bilen biliyor. Ama Selin Şekerci'nin oynadığı otizmli genç kız rolü belli ki çok konuşulacak. Babanın gençliğini oynayan Kubilay Aka için ise tereddütte kaldım. Evet, harika bir oyuncu ama bu rol için o mu tercih edilmeliydi, film boyunca hep bunu düşündüm.
Bir de filmle aynı isimdeki Teoman şarkısı var ki, aman, aman... Ah be Teoman'ım, tembelliği bırakıp, şu ölü toprağını üzerinden atsan da, yeni şarkılarınla iyice bir rehabilite olsak...
Taşları bağlayıp, köpekleri salmak
Ne güzel atasözlerimiz, deyişlerimiz var. Yukarıdakini aklıma getiren ise Show Ana Haber'deki bir görüntü oldu.
Yılbaşı gecesi polis ekipleri kumar oynatan mekanlara baskın yapmışlar. Gelin görün ki, masanın başında ellerinde paralarla yakalanan ve kumar oynadıkları ayan beyan ortada olan zanlıların yüzleri buzlama efektiyle kapatılırken, sivil polis kardeşlerimizin yüzleri ise açık seçik ortada. Siz bakmayın benim Show TV'nin adını andığıma. Son görüntü oradan çıktı da onun için onları kurban verdim. Aslında hemen her kanalda aynı aymazlık yapılıyor. Acaba içlerinden tek bir müdürün, editörün aklına "Yahu biz bu gencecik polislerimizi kumar mafyasına hedef gösteriyor olmayalım?" diye bir soru gelmiyor mu?
Gaf'let kürsüsü
BeIN Sports'taki Kasımpaşa - Alanyaspor maçının yönetmeni akıl almaz bir reji hatası yaparak, ev sahibi ekibin üçüncü golünü anında ekrana getiremedi. Üstelik gol, duran toptan (frikik) gelmişti.
Zap'tiye
Reklam bütçeleri planlanması için her yıl olduğu gibi önümüzdeki günlerde dizilere ara verilecek. Eh, ne yapalım, bir süre 6'lı masa entrikalarıyla idare edeceğiz!..
Ne demiş?
Müge Anlı, günlerdir tutarsız ifadeleriyle herkesi çıldırtan taciz ve cinayet şüphelisi Sinan Sardoğan'a fena gürledi: "Benim bacaklarıma bakma. Buradan bir uçarım, yararım senin beynini..."