Cehaletimi mazur görün, ben de TRT Belgesel kanalındaki İnançlar ve Yaşamlar adlı belgeseli izleyince öğrendim. Meğer Arjantin'de sayıları 100 bini geçen insan ciddi ciddi futbolcu Maradona'ya tapıyormuş. Tövbe estağfurullah!..
Üzerlerinde Arjantin Milli Takımı'nın formaları bulunan müridler (!) Maradona'nın İngiltere'ye elle attığı ve daha sonra "O Tanrı'nın eliydi" dediği golün yıldönümlerinde "vaftiz töreni" düzenliyorlar. Vaftiz olacak kişi, rakip kaleciyle hava topuna yükseliyor ve çaktırmadan eliyle topu ağlara göndererek kilise cemaati arasına katılmaya hak kazanıyor.
Bir de Maradona dininin tıpkı Musevilerde olduğu gibi "10 emri" varmış. İşte o emirler:
1- Futbol topu asla kirletilmez.
2- Futbolu hayatının merkezine koy.
3- Maradona klisesinin inancını yay.
4- Maradona'nın ilkelerinden ayrılma.
5- Maradona öğretisine her zaman itaat et.
6- İkinci ismin olarak Diego'yu al.
7- İlk erkek çocuğuna Diego ismini ver.
8- Arjantin Milli Takımı formasını canın pahasına koru.
9- Maradona'nın 10 numaralı formasını evinin en mutena yerine as.
10- Kendini her yerde "Diegorian" olarak tanıt.
Brezilya'da milli yas ilan edilmesine yol açan Pele'nin ölümü, umarım yeni bir tapınma saçmalığının fitilini ateşlemez.
Yabancı hakem şart oldu
Her zaman yerli ve milli olmayı savunan biri olarak bu başlığı atmaktan utanıyorum. Ama artık başka çare kalmadı. Çünkü bu hakemlerle bu ligin bitmeyeceği artık ayan beyan ortada.
Hakemlerin nasıl bir acz içinde olduğu, hatta futbolun ruhuna ihanet ettiği, Futbol Federasyonu'nun bu hafta açıkladığı VAR kayıtları ile bir kez daha belgelendi. Gaziantepspor-Beşiktaş ve Sivasspor-Galatasaray maçlarındaki bariz hakem hatalarının nasıl geliştiği, tüm çirkinliğiyle gözler önüne serildi.
Salı günü ise benzer olaylar Antalyaspor-Fenerbahçe maçında yaşandı. Hakemlerin verdiği hemen her karar yanlıştı. Gözlerinin önündeki pozisyonları göremediler. Sadece onlar mı? Beş kere ağır gösterimde izleyen VAR hakemleri de üç maymunu oynadılar.
Diyeceğim o ki; futboldaki bu derin adaletsizlik eğer ortadan kaldırılmazsa, toplumda kaosa ve önemli şiddet olaylarına yol açacak. Benden söylemesi...
Bu arada her yanı yemyeşil, golf sahalarının kalitesi dünyaca ünlü Antalya'mızda, bir stadın zemininin patates tarlasına nasıl döndüğünü de birileri mutlaka açıklamalı.
O çiçekçi aramızda
Hangi çiçekçi mi? Galata Kulesi'nin yakınına bırakılan ve bomba şüphesiyle herkesin yanından koşarak uzaklaştığı şüpheli çantayı "Ben ölmek istiyorum zaten" diye nara atıp fırlatan çiçekçi...
Daha sonra bomba imha ekipleri tarafından fünye ile patlatılan o çantanın içinde tıpkı İstiklal Çaddesi'nde olduğu gibi tahrip gücü yüksek bir bomba da olabilirdi. Eğer öyle olsaydı, o çiçekçi ile birlikte onlarca insan ölebilir, yaralanabilirdi.
Ben o çiçekçinin bu sorumsuzluğundan dolayı tutuklanacağını, en azından akıl hastanesinde gözetim altına alınacağını sanmıştım. Ertesi gün onu haber ültenlerinde röportaj verirken görünce şoke oldum. Belli ki çok ağır bir ruh sağlığı sorunu vardı. Hayata küsmüştü. Ölmek için kendine yol arıyordu. Böyle birinin elini kolunu sallaya sallaya hâlâ aramızda dolaşıyor olması beni korkuttu. Çünkü iyi biliyorum ki; hayattaki en tehlikeli insan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayandır. Allah, cümlemizi bu tür insanlardan korusun!
Gaf kürsüsü
Çevirmede oğlu alkollü yakalanan sarhoş baba: "Allah belanızı versin!.." Trafik polisi: "Allah razı olsun. Cümlemizin..."
Zap'tiye
Market çalışanlarını hayatından bezdiren "10 dakikada bir yeni etiket yazma zulmü"ne (!) çare olacak "elektronik etiket" dönemi ne zaman başlar dersiniz?
Ne demiş?
"İyi olacak hasta randevusuna gelir. İyi olmuşsa, 30 saniyede randevusunu iptal eder." (Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın MHRS sistemini felç eden sorumsuz vatandaşları nazikçe uyardığı paylaşımı.)