Gün geçmiyor ki tüylerimizi ürperten, gelecek adına umutlarımızı karartan bir kriminal olay yaşanmasın. Geçen haftanın dehşet verici haberi ise Mersin'den geldi. 12 yaşındaki kız öğrenci, düşük not aldığı için kendisiyle alay eden sınıf arkadaşını okulun tuvaletinde önce hortumla dövdü, sonra da bıçaklayarak öldürdü.
12 yaş... Yani kız çocuklarının bebekleriyle evcilik oynaması gereken yıllar... Peki nasıl oluyor da, bu yaş grubundan böyle bir vahşet haberi düşüyor bültenlere?
Bu işe mutlaka ülkenin sosyolog ve psikologları el koymalı. Bunun mutlaka bilimsel bir açıklaması, tıbbi bir tanısı olmalı. Ama her gün televizyon hakkında kalem sallayan biri olarak benim de söyleyeceklerim var.
Geçen yaz, okulda geçen pek çok gençlik dizisi izledik. Bunların büyük çoğunluğunda okul içindeki akran şiddeti başrolü oynuyordu. Örnek alınabilecek davranışlar, güzellikler ise araya "göstermelik" olarak serpiştirilmişti adeta. Zaten sosyal medya tarafından şiddet adına kalplerinin ucu her gün biraz daha sivriltilen gençler, karşılarına "gençler izlesin" diye konulan bu dizilerden nasıl olumlu etkilenebilirler ki?
"Bu cinayetin sorumlusu gençlik dizileridir" diyemem tabii ki... Ama benim nazarımda "yardım ve yataklık etmek" ya da "azmettirmek" şüphesiyle zan altındadırlar.
Çocukların ve gençlerin izlemeleri için önlerine konulan her şey; önce devletin, sonra ebeveynlerin filtresinden geçmeli. Aksi halde bu sinsi kimyasallar, geleceğimizi zehirleyecek.
Bir 'uğurlu tik' daha
Köşemizin düzenli okurları benim 'uğurlu tik'in ne olduğunu iyi biliyorlar. Ekranda ilk kez görünen yetenekli gençlerin isminin yanına meşhur tik'imi atarım. Allah utandırmasın, bugüne kadar ıskaladığım da olmamıştır.
Bu kez isminin yanına uğurlu işaretimi iliştirdiğim oyuncu, Atv'nin Yalnız Kurt dizisinden çıktı. Diziye üç hafta önce "Havva" rolüyle katılan, aksi gibi görünen ama pamuk gibi bir kalbe sahip olan Karadeniz kızını canlandıran Fahriye Kesimal, Osman Sınav'ın yeni keşfi olarak ekranlarda arz-ı endam eyliyor.
Meğer Kesimal, Rizeliymiş. Ben de Karadeniz şivesini nasıl bu kadar başarılı konuşuyor diye merak ediyordum. Dizide saz ustası Ferdi ile platonik bir aşk yaşayan Havva'nın şaşırtıcı bir yeteneği de son bölümde ortaya çıktı. Bir Karadeniz türküsünde Ferdi'nin sazına eşlik eden Fahriye Kesimal'ın billur sesine tüm izleyicilerle birlikte ben de hayran oldum.
Bu kızda çok iş var, göreceksiniz...
Kaburga dekoltesi mi dediniz?
Göğüs ve bacak dekoltesini bilirdim de moda eleştirilerinde "Kaburga dekoltesi" diye bir deyim olduğunu ilk kez Magazin D sayesinde öğrendim. Dış ses, GQ dergisinin ödül gecesindeki şıklık yarışını değerlendirirken, bir hanım kızımızın göğüs altından kalçasına kadar uzanan açıklığı "şahane bir kaburga dekoltesi" diye niteleyince gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Eskiden kaburganın görünmesi; açlığın, sefaletin, bakımsızlığın işareti sayılırdı. Görenler, "Ay şuna bak, zavallının kemikleri sayılıyor" deyip, kafalarını çevirirlerdi. Meğer şimdilerde teşhir edilmesi gurur veren bir vücut parçasına dönüşmüş. Sanırım pirzolanın kilosu 300 lira olduğu içindir!..
Gaf kürsüsü
"Kalede Didier Dechamps var." (TRT 1'de Fransa - Polonya maçını anlatan spiker Cüneyt Kıran, Fransa'nın teknik direktörünü kaleci yapıyor)
Zap'tiye
Dünya Kupası'nda görevli spikerlerin maç anlatırken dizi tanıtımı yaptığı başka ülke var mıdır acaba?
Ne demiş?
"Güzellik yarışmaları tamamen kaldırılsın. Bir kız yürüyor, poposuna, beline bakıp, güzel mi, değil mi..." (1998 Elite Model Look yarışmasıyla şov dünyasına adım atan Tuba Ünsal'ın sözleri)