Star TV'de geçen hafta izleyicilerle buluşan Yalı Çapkını dizisindeki iki sahne beni rahatsız etti.
İlkinde, görücü gelen kızın hamamda çırılçıplak soyularak "en küçük ayrıntısına kadar" incelenmesi. (Hani neredeyse bir tek at alır gibi dişlerine bakmadılar, o kadar yani...) Fonda da "Antep'in Hamamları" türküsü çalıyordu.
Evet, hamamda kız görmek eski bir adet. Ama buradaki "eski"yi atlamamak lazım. Eminim ki, Türkiye'nin en modern şehirlerinden biri haline gelen Gaziantep'te bu adet çoktan çöpe atılmış ya da sadece "eğlenceden" ibaret kalmıştır. Ayrıca ekranda köle gibi kız seçilmesinden en çok Gaziantepliler rahatsız olmuştur diye düşünüyorum.
İkinci rahatsız edici olay; evin oğlunun, ölen amcasının emaneti olan yengesiyle yatağa girmesi. Üstelik bundan adamın eşinin de haberdar olup, ses çıkarmaması. Anadolu'da ölen kardeşlerin eşlerinin, sağ kalanların nüfusuna ve nüfuzuna geçirilmesinin de çirkin bir gelenek olduğunu biliyorum. Ama bunun da artık köhnemiş bir "eski" adet olması gerekiyor. Haksız mıyım?..
Haluk Levent'e büyük feyk
Ünlü şarkıcı Haluk Levent, başından geçen ilginç olayı sosyal medya hesabında paylaştı.
"İki gün önce Adana Valisi Sayın Elban aradı:
-Adana Lezzet Günleri kapsamında 27 Eylül'de bir kahvaltı veriyoruz. Gelir misiniz?
-Tabii ki sayın Valim.
Az önce:
-Sayın Valim sabah kahvaltı nerede?
-Feriye Restaruant'ta Ortaköy'de.
-Ortaköy?! Ama ben Adana'ya geldim.
-Yapmayın ya..."
Neredesin Başkan?
Haber bültenlerinde ya da sosyal medyada görüntülerine mutlaka rastlamışsınızdır. Bolu'da ormandan elleriyle topladığı alıç meyvelerini bir kovaya koyup, kaldırımda satmaya çalışan yaşlı nineye yapılan "zabıta mezalimi" hepimizin burnunun direğini sızlattı. "Burada satış yapamazsın" diyen zabıtalar, onun kovasını devirdi. Yerlere saçılan alıçlarının ardından hıçkıra hıçkıra ağlayan ninemizin o hali bir "insanlık ayıbı" olarak zihinlerimize kazındı.
Bekledim ki, mülteci sorununu faşizan bir tutumla sürekli kaşıyıp, popülist politikasıyla kendine siyasi rant sağlamak için çırpınan, en sonunda da İYİ Parti Lideri Meral Akşener'den adeta Cumhurbaşkanlığı adaylığı dilenen CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Tanju Özcan duruma resen müdahale etsin. O kadıncağızı evinde ziyaret etsin, semt pazarında ona özel bir tezgah ayırsın, halini hatırını sorsun, gönlünü alsın vs... Ama nerdeee?
Erkekleri evlendiğine pişman eden 5 madde
Eğitimci yazar Cantel Kaya, YouTube kanalında ilişkilerle ilgili yararlı ve etkileyici bilgiler sunuyor. Bunların sonuncusu ise bir hayli ses getirdi. Kaya, erkekleri evlendiğine pişman eden nedenleri şöyle sıraladı:
1- Kadının sürekli erkeğin ailesini eleştirmesi. 2- Aşırı kıskançlığı. 3- Sürekli her yerde beraber olmak istemesi. 4- Dırdırı, sürekli eleştirmesi. 5- Bekletmesi.
Bence biraz eksik kalmış. Gerisini de ben getireyim:
6- Erkeği sürekli başkasıyla kıyaslaması. 7- Aşırı temizlik takıntısı. 8- Hesapsız harcama yapması. 9- Erkeğin işini ve gelirini küçümsemesi. 10- Sürekli erkeğin sevgisinden şüphe duyup "Beni seviyor musun?" diye sorması.
Şeref kürsüsü
İstanbul'da nefes alamadığı için moraran Efnan bebeği, kalp hastası dedesinin kucağından alıp, bir kilometre koşarak hastaneye yetiştiren kahraman polis (ismi bilinmiyor) süper kahramanların her zaman pelerinli olmayacağını kanıtladı.
Zap'tiye
Trafik kavgalarını önlemek için pratik bir çözümüm var: Yollara her 500 metrede bir içinde antidepresan ilaçların bulunduğu kutular konulsun.
Ne demiş?
Sokaktaki adam, Atv muhabirinin sorduğu "Düğün takıları kimde kalmalı?" sorusuna ilginç bir cevap verdi: "Aman onda kalsın, ben ne yapacağım takıyı? Boşanmışım, kurtulmuşum, en büyük hediye bu..."