Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Hıncal’a saldırmanın dayanılmaz cazibesi

Haftalardır yüreğim ağzımda, dualar dilimde. Her sabah cep telefonumdaki mesajlara, haber sitelerine korkuyla bakar oldum, Hıncal ağabeyden kötü haber gelecek diye...
Okurlarımın büyük bölümü aynı zamanda Hıncal ağabeyi de takip edenler olduğu için bana her gün durumunu soruyorlar. Bildiğim kadarıyla onlara gelişmeleri aktarmaya çalışıyorum. Aynı anda iki ciddi operasyon birden geçiren Hıncal ağabey şu anda yoğun bakımda uyutuluyor. Her şey yolunda giderse yarın uyandırılacak ve tedavisi normal odada devam edecek. Bugüne kadar pek çok ciddi sağlık sorununun üstesinden gelen, ruhunda her zaman bir büyük savaşçıyı, direnişçiyi barındıran ağabeyimin, bu kez de galip geleceğine yürekten inanıyorum.
Gelin görün ki, birtakım kişiler bu ciddi rahatsızlığını bile ona saldırmak için bahane bellediler. Asılsız haberler yayıp, onu hayattayken defalarca öldürdüler. İçlerinde biriktirdikleri kini, garezi, onun ölümünü bile bekleyemeden kustular, paylaşımlarından irin akıttılar. En çok da gönül verdiğim takımım Fenerbahçe'nin sözde sempatizanı olan bazı holiganların hakaretleri beni üzdü. Ezeli rekabeti ebedi nefrete dönüştürmek isteyenler Hıncal ağabeyi diri diri gömmeye kalktılar. Gerçek bir Fenerbahçeli olarak utandım, hem de çok utandım.
Her şeyden önce Hıncal Uluç bir köşe yazarı değil, bir köşe yazarlığı ekolüdür. Her daim Türkiye'nin en çok okunan üç yazarından biri olmuştur. Bu nedenle yeri dolmaz, doldurulamaz. Arkasından sövmeye kalkanların asıl derdi de bu mesleki kıskançlıktır zaten.
Hıncal ağabeyi okuyanların yarısı onu çok sever, yarısı nefret eder. Bu da onun işini son derece doğru yaptığının bir göstergesidir. Çünkü bir eleştirmen için mesleğe yapılan en büyük ihanet, herkes tarafından sevilmektir.
Hıncal ağabey de yarım asırlık meslek yaşamında hepimiz gibi hatalar yaptı. Ben de çoğu zaman onu eleştiren yazılar kaleme aldım. Ama hiçbir zaman olayı kişiselleştirmek, ona hakaret etmek, aşağılamak aklımın ucundan bile geçmedi. O da bunu bildiği için çatışan yazılarımızın sonunda her daim olayı tatlıya bağlayıp, işimizi yapmaya devam etmişizdir. Her gün benden önce Hıncal ağabeyi okuyan rahmetli annemin sözleri hâlâ kulağımda: "Hıncal ağabeyini üzersen, çekerim kulaklarını..."
Diyeceğim o ki; Hıncal Uluç'a ilk taşı "günahsız biri" atsın. Var mı elini kaldırabilen bir babayiğit?
Haydi ağabey, kalk bir an önce o yataktan ve ağzının payını ver cümlesinin... Sensiz mahalle öyle sıkıcı ki...

İstanbul'a batan iğneler
Yapılan bir araştırmada İstanbul'un en çok gökdelene sahip şehirler arasında Avrupa şampiyonu olduğu ortaya çıktı. 150 metreden yüksek binalara bakıldığında şehrimiz, 48 gökdelen ile ilk sırada yer aldı.
İlk bakışta bunun önemli bir medeniyet ve gelişim göstergesi olduğu düşünülebilir. Ama ben aynı fikirde değilim. New York ya da Hong Kong gökdelen şampiyonu olabilir. Çünkü ne tarihi ne de kültürel önem arz ediyorlar. Sadece ticaret kenti olarak geliştikleri ve yüzölçümleri çok sınırlı olduğundan dikine yapılaşma onlar için bir zorunluluk olabilir. Ama İstanbul pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, her metrekaresi korunmaya muhtaç başlı başına bir kültür mirası. Bu kadim şehre 48 gökdelen dikmek, bence aymazlığın tepe noktasıdır. Sorarım size, Paris'in en yüksek binasının hâlâ Eyfel Kulesi olması sizce medeniyetin mi yoksa medeniyetsizliğin mi bir göstergesidir?
İstanbul denilince gözümüzde canlanan Boğaz'ın minareler ve kubbelerle örülü eşsiz silueti tarihe karışmak üzere. Sultanahmet'in, Selimiye'nin, Topkapı Sarayı'nın sıra sıra çirkin gökdelenlerin gölgesinde kalması benden başka kimsenin canını acıtmıyor mu yahu?

Gaf'let kürsüsü
Ordu'da bölge halkına yönelik hakaret ve aşağılamalarla dolu paylaşımlar yapan iki pratisyen hekim U.G. ve S.Ö. açığa alındı.

Zap'tiye
Kadın, Bodrum'un ünlü beach'lerinden Maça Kızı'nda garsona Sex on the Beach adı verilen popüler içkiden sipariş etmiş. Sonra da gelen uçuk adisyonla feleği şaşmış. Müşteri, olayı mahkemeye taşısa, hakimin söyleyeceği belli: "Hanımefendi siz Sex on the Beach istemişsiniz. Yani gönül rızanız varmış zaten..."

Ne demiş?
"Fingirdemenin burcu Venüs, Yengeç burcuna giriyor." (Marjinal astrolog Dinçer Güner'in YouTube kanalında tanrıça Venüs kılığına bürünerek yaptığı açıklama)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA