Gerek iş seyahatleri, gerekse tatil amacıyla sayısız kez tatil köylerinde konakladım. Bu defa işin acemileri için bir "Tatil Köyü Konaklama Rehberi" hazırlayarak vatana millete bir faydam olsun istedim. İşte tatil köyüne gitmeden önce kesip saklayabileceğiniz tüyolar:
1- Vardığınızda ilk iş olarak tesisin krokisini inceleyin ya da kısa bir keşif gezisi yapın. Yoksa son gün karşınıza çıkan sakin havuzu görüp de "Allah'ım keşke bu huzurlu köşeyi daha önce keşfetseydim" diye hayıflanabilirsiniz.
2- İkinci iş olarak güvenlik kameralarının görüş alanı içinde olan yerleri belirleyin ve mümkün olduğunca buralarda vakit geçirin.
3- Tatil sepetinizde nelerin bulunduğunu iyice öğrenin. Aksi halde bir gecelik alakart restoran hakkınızı, SPA hediyenizi, ekstra ikramları ıskalayabilirsiniz.
4- Çocuk sahibiyseniz mutlaka çocuk dostu otelleri tercih edin. Pedagoji eğitimi almış ağabey ve ablaların nezaretinde gün boyu etkinlik düzenleyen çocuk kulüpleri, kafa dinlemek isteyen ebeveynlerin kurtarıcısı oluyor.
5- Aileden biri her sabah uykusundan fedakarlık etmek zorunda. Çünkü en güzel köşelere havlu bırakmak gibi bir "sabah sporu" var. Tavsiyem, alarmınızı sabah 06.00'ya kurmanız ve bu görevi ihmal etmemeniz. Aksi halde tüm günü kavurucu güneş altında ve ayakta geçirmeniz olası. Önemli tüyo: Havlu standları 09.00'dan önce açılmıyor. Bu saat ise yer kapmak için çok geç. Akşam kirli havluları iade etmeyip, odanıza çıkarın. Sabah onları yer kapmak için şezlonglara serin. Sahile ya da havuz başına indiğinizde temizleriyle değiştirin.



6- Havlunuzu sereceğiniz yer de çok önemli. Günün hangi saatinde hangi açıyla güneş alıyor? Havuz başındaki hoparlörlerin dibinde mi? Duşa ve yiyecek içecek barlarına yakın mı? Çocuk havuzuna yakın mı, uzak mı? (Kafa dinlemek isteyen çocuksuz çiftlere çocuk havuzları ve parklarından uzak köşeleri tercih etmelerini öneririm. Aksi halde eve balon gibi şişmiş bir kafayla dönebilirsiniz)
7- Gitmeden önce mutlaka oda tercihi yapın. Eğer sessiz sakin bir tatil yapma amacınız varsa deniz manzarasından fedakarlık edip, arka odaları tercih edin. Aksi halde daha üçüncü günde tüm animasyonları ve sahne şovlarında kullanılan şarkıları istemeden ezberliyorsunuz.
8- Gece animatörlerinin dolduruşuna gelip, hemen sahneye çıkmak için gönüllü olmayın. Adamı öyle bir maymun ediyorlar ki, ertesi gün havuz başında yüzünüzü havluyla kapatmak zorunda kalıyorsunuz.
9- Açık büfenin önünde kuyruğa girmeden önce mutlaka bir şeyler atıştırın. Aksi halde nefsinize mağlup olup, kaloriye boğulur ve dönüşte otele ödediğiniz paranın iki katını diyetisyenlere kaptırabilirsiniz.
10- İhtiyaç duyduğunuz her türlü malzemeyi yanınıza aldığınızdan emin olun. Yoksa otelin marketinde acayip kazıklanıyorsunuz. Örnek mi? Bir küçük tüp diş macunu 60, bir pamuk helva 35 lira...
11- Oda seçiminde alt katları tercih edin. Aksi halde özellikle yemek saatlerinde asansör bulduğunuzda boş taksi bulmuş İstanbullu gibi sevinç çığlıkları atıyorsunuz.

İsraf için öneri
Bir kez daha her şey dahil sistemden nefret ettim. Çünkü israf edilen yiyecek ve içeceğin haddi hesabı yoktu. Açık büfelerde gözü doymazların tabaklarına yığılan ve sonra çöpü boylayan nimetlerin görüntüsü yine çok canımı sıktı.
Önerim şu: Servis sonrası boş tabak getirenlere puan verilsin. Bu puanlar daha sonraki tatillerde mil puanı gibi otel ücretlerinden düşülsün. Böylece hem yiyecek hem de servis elemanlarının iş gücü israfından kurtulmak mümkün olur.

Zap'tiye
Yabancılar erken rezervasyonla 500 Euro'ya 5 yıldızlı otelde çoluk çocuk bir hafta tatil yapıyor. Biz onların konakladığı otele sadece arabayla gidip gelmek için o kadar yol parası harcıyoruz! (Litresi 30 liradan mazot. köprü ve otoyol geçiş ücretleri, molalarda yiyip içilenler)

Şeref kürsüsü
Suriyeli sığınmacı Abdullah, kağıt toplarken bulduğu 100 bin liralık ziynet eşyasını yana yakıla onu arayan Niğdeli kuyumcuya götürerek insanlık dersi verdi.

Ne demiş?
"Aa yeter ama asma artık yüzünü. Ki daha yeni astırdın..." (Atv'nin dizisi Sevmek Zamanı'nda Taner"den Zeynep'e)