Köşemizin müdavimlerinin bildiği gibi, cumartesi günlerini tamamen okur mektuplarına ayırırım. Ama tatildeyken öyle çok konu birikti ki, sizin mesajları izninizle bir hafta erteleyeceğim.
Beni çok mutlu eden güzel haberi tatildeyken aldım. Müge Anlı hayatını emniyet mensubu Şinasi Yüzbaşıoğlu ile birleştirdi.
Eh, sonunda olacağı buydu. Sevgili Müge bütün gün katillerle, hırsızlarla, dolandırıcılarla uğraşınca yeni eşi de film yönetmeni ya da müzisyen olacak değildi ya!.. Artık akşamları evde bol bol dosya karıştırırlar...
Şaka bir yana, insanları birbirine kavuşturan, yıllanmış cinayet dosyalarını aydınlatan, sosyal sorumluluk kampanyalarıyla herkesin derdine derman olan Müge Anlı mutlu olmayı hepimizden çok hak etti. Allah bir yastıkta kocatsın...
Işın Karaca'nın Mucize'si
Geride bıraktığımız günler içinde beni en çok şaşırtan gelişmelerden biri de ses sanatçısı Işın Karaca'nın yetiştirdiği Mucize Kız adlı atın, Gazi Koşusu'nda ikinciliği elde etmesiydi. Aslında Karaca bu büyük başarıyı kendi sosyal medya hesabında paylaşmasa hiçbirimizin haberi olmayacaktı. Ünlü şarkıcı "Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle gerçekleştirilen ve bu yıl 66'ncısı düzenlenen Gazi Koşusu'nda ikinci olmak bile bir at yetiştiricisi için büyük bir başarı. Dünyanın dört bir yanından getirttiğim vitaminler helal olsun Mucize Kız'ıma" diye yazdı da, onun profesyonel bir at yetiştiricisi olduğunu öğrendik.
Bu haberden umarım pek çok meslektaşıma ders çıkmıştır. Magazin deyince bizim aklımıza hep aşk kaçamakları ya da ünlülerin birbirleriyle girdikleri ağız münakaşaları gelir. Bu nedenle Işın Karaca ne zaman Gülşen'le ya da Aleyna Tilki ile polemiğe girse manşete çıkarıldı. Oysa asıl manşet olması gereken haber, dış kulvardan doludizgin geliyordu da kimse farkında değildi.
Faili var ama gerisi meçhul
Bir kez daha ormanlarımız yandı. Yine ciğerlerimiz kavrulurken kimileri felaketten siyasi rant çıkarmak için çırpınıp durdu. Devletin onlarca yangın söndürme uçağı, helikopteri tepelerinde uçup dururken bile yalanların ardına saklanıp devletin canla başla çalışan fedakar bakanlarından kahraman itfaiyecilerine kadar herkesin moralini bozmak için fazla mesai yaptılar. Eminim yaz başından beri "Ah bir yangın çıksa da hükümete sallasam" diye heyecan ve umutla beklemişlerdir. Sonunda "muratlarına" erdiler. (!)
Ormanı, akraba anlaşmazlığı için tutuşturduğunu itiraf eden adamın sözleri ise bana hiç inandırıcı gelmedi. Üstelik suç dosyası da fazlaca kabarık çıktı. Yani "pek kullanışlı" bir serseri mayın portresine sahip. Altı mutlaka eşelenmeli...
Bu arada hektarlarca ormanı bilerek yakanlara verilecek ceza, müebbet hapse kadar varmalı. Hem bir ülkenin milli servetini yok etmek, hem söndürme faaliyetleri için harcanan milyon dolarları heba etmek, hem günahsız insanların can ve mallarına kastetmek hem de bu kadar hassas bir dönemde turizmi baltalayarak milli gelire ipotek koymak, birkaç bin liralık ceza ile geçiştirilecek suç değil.
Gaf kürsüsü
Bilkent'te mühendislik okuyan, ÖSYM Türkiye 45'incisi Ahmet, Atv'deki Milyoner'de "Trafik lambalarının altında yazan uyarı yazısında 'Yol ver' denmeden önce söylenen hangisidir? A) Çaçaça B) Rarara C) Yayaya D) Şaşaşa" şeklindeki ilk sorunun yanıtını seyirci jokeriyle bulabildi. (Seyircilerden yüzde 3'lük bir bölüm "Şaşaşa" cevabını verdi)
Ne demiş?
"Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur. Uyardığınız halde dinlemezsek bizde hayır yoktur." (Hazreti Ömer)
Zap'tiye
Gülşen yaz konserlerinden 40 milyon lira kazanacakmış. Bence normal. Elbiselerine hiç kumaş harcamıyor ki!..