O nasıl bir bölümdü öyle? Bu hafta atv'nin Hakim dizisini izlerken soluk alışverişime bir türlü hakim olamadım.
Ekrandan pek çok uyarlama dizi gelip geçiyor. Pek çoğunda "Türkiyelileştirme" sorunu yaşandığı için ekranda tutunamıyor. Hakim ise bana göre orijinalinden daha başarılı bir yapım oldu. Bunda, seçilen güçlü oyuncu kadrosunun olduğu kadar rejisinin ve montajının da büyük payı var. Hele bu haftaki bölüm bana göre başlı başına bir sinema filmi tadındaydı, bitsin istemedim.
Neler olmadı ki? Ozan itirafa yeltendi, babası son anda önledi. Komiser Ayşe ile Avukat Yasemin bütün olup biteni öğrenecekken, Hakim Bey devreye girip bambaşka bir planı uygulamaya sokarak durumu şimdilik kurtardı. Ama gerçekleri kayınvalidesine ve kızının eski sevgilisine açıklamak zorunda kaldı. Metehan ise bu kez, cezaevinde öldürdüğü Cuma'nın sevgilisine kıydı. Azem ise her şeyi öğrendi. Hatta kazaya karışan otomobili bulup, parçaladı. Sonra da Ozan'ı kaçırıp, Hakim Bey ile yüzleşti. Hakim de buna karşılık Metehan'ı hapisten kurtarabileceği kozunu oynadı. İki babanın, oğulları için birbirleriyle restleştiği sahne ise dizi tarihine geçecek bir oyunculuk gösterisine sahne oldu. Off, yazarken bile nefes nefese kaldım...
Bu saydıklarımdan sadece bir-ikisi bile bir dizinin tek bölümünü kurtarmaya yeterdi. Hakim resmen depara kalktı...
Bravo Zahid Sobacı
TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen Stratcom Youth: Uluslararası Genç İletişimciler Forumu'nda 'Dezenformasyon Çağında Kamu Yayıncılığı' konulu bir konuşma yaptı. Sobacı'nın bu konuşmasındaki tespit ve eleştirilerinin altına kendi imzamı atıyorum.
Örneğin, "Günümüzde süslü kavramlar altında zehirli düşünceler ve teyide muhtaç bilgiler sunuluyor" dedi. "Sayısız bildirime maruz kaldığımızda, bir olay üzerine düşünme kabiliyetimizi kaybettiğimizde, buna bir dezenformasyon eklendiğinde, sonuçsuz bir sürece gidiyoruz. Bu, bireyi anlamsızlığa iter. Hakikat ile yalanın sınırlarının bulanıklaştığı bir dönem" dedi. "Sosyal medya, bilgi ve haber kaynağı olma işlevi üstlendiği andan itibaren, kaçınılmaz olarak dezenformasyon ve manipülasyonun yoğun bir şekilde yaşandığı alanlar haline dönüştü. Yalan haberin, teyide muhtaç haberin ya da yanıltıcı haberin, görsellerin, herhangi bir kontrol mekanizmasından da geçmeden kesin bilgi etiketiyle paylaşıldığı bir ortam. Sosyal medyanın doğasından kaynaklanan bir özellik belirdi, o da hızla yayılma. Yalan haber bambaşka bir noktaya doğru yürüdü" dedi. Haksız mı? Yerden göğe kadar haklı.
İletişim dünyamızdaki kronikleşmeye başlayan sorunlara ve çözümlerine bu kadar hakim bir TRT Genel Müdürü'müz olduğu için kendimi şanslı hissettim.
Tabii ki TRT de yapacak
TRT çok yakında Netflix'e rakip olmaya aday yeni bir dijital platform için kolları sıvadı. Tabii istemezükçüler de hemen harekete geçti. Yok efendim halkın parası çarçur ediliyormuş, TRT niye gereksiz rekabete kalkışıyormuş vs... TRT'nin özel kanallarla dizi rekabetine giriştiği günlerde de öyle demişlerdi. Ama ne oldu? TRT ailece izlenebilecek dizilerin kanalı oldu, reklam gelirleri arttı, kumandalarda yeniden eski yerini aldı.
Dünyada savaşlar artık meydanlarda yapılmıyor. Ülkelerin kültür, gelenek, görenek, örf ve adetlerine saldırı 'dijital' olarak gerçekleşiyor. Bu yeni saldırı yönteminin içinde televizyon başı çekiyor. Tabii ki TRT bu alanda da rekabete girişecek, insanlara doğru yolu göstermek için alternatif oluşturacak, dezenformasyonla, ahlak erozyonuyla, provokasyonla mücadele edecek. Yoksa ona neden 'kamu kurumu' diyelim ki?..
Gaf kürsüsü
Kanal 7'deki yemek programı Nermin'in Mutfağı'nın canlı yayınında tüp bitmesin mi?
Zap'tiye
Bodrum Türkbükü'nde bu yıl lahmacun 195, ayran 95, sezonluk şezlong kirası ise 45 bin lira. Yazın Elon Musk ile Jeff Bezos'u şezlongda lahmacun yiyip, ayran tokuştururken görürseniz şaşırmayın.
Ne demiş?
"Tuğçe Kazaz neden TT oldu? Yine mi din değiştirdi bu kız?.." (Aysun Kayacı'nın Twitter paylaşımı)