Psikologların, kendilerine başvuran hastaların sırlarını bir şekilde meta haline dönüştürüp şöhret ve para kazanması artık ne yazık ki sıradan hale geldi. Aralarında, hastalarıyla yaşadıkları ilginç olayları önce kitaba sonra dizi senaryosuna çevirip aynı anda ekranda üç dizisi birden yayınlanan bile var. Kimisi karşısına bir ünlüyü alıp, canlı yayında seans yaparak onun çocukluk travmalarını bile ifşa ediyor, kimisi de danışanlarından gelen en mahrem soruları sosyal medya hesabından paylaşarak gündeme gelip, adını cilalıyor.
Tabii ki kimsenin kazandığı parada, şöhrette gözümüz yok. Allah bereketini versin. Ama hasta ile psikolog arasında sır olarak kalması gereken olayların paraya tahvil edilmesi, Hipokrat Yemini'nin hangi cümlesiyle açıklanabilir, işte onu bilemiyorum...
Acun'dan ricamdır
Son bir hafta futbol keyfimi yerine getiren kanal, sevgili Acun Ilıcalı'nın sahibi olduğu Exxen'di. Çünkü Şampiyonlar Ligi'nin yarı final maçları adeta nefes kesti. Önce Manchester City'nin evinde Real Madrid'i 4-3 yendiği büyülü futbola tanık oldum. Sonra Liverpool'un zaferiyle sonuçlanan ve futbolseverleri zevkten dört köşe yapan Villa Real maçıyla kendimden geçtim. Perşembe akşamı da Real Madrid'in rövanşta büyük bir mucizeye imza atıp Manchester City'yi uzatmada elediği maç bana "İyi ki Exxen var" dedirtti.
Gelin görün ki, biz futbola gönül verenler için bir futbol maçını bilgisayar ekranında ya da cep telefonunda izlemek büyük işkence. İnternet altyapınızın hızıyla sınırlı olarak görüntü sık sık donuyor, küçücük ekranda top kayboluyor vs... İşte bu nedenle, kendisi de bir futbol sevdalısı olan Acun Ilıcalı kardeşimden samimi bir ricam var. 28 Mayıs'ta Paris'te oynanacak Liverpool-Real Madrid Şampiyonlar Ligi Finali'ni açık kanal tv8 ya da tv8,5'tan yayınla. Yayınla ki, yılın futbol şöleni olmaya aday bu şahane maç sadece bir avuç Exxen abonesinin ayrıcalığı olmaktan kurtulsun. Emin ol, bu 'sevabın' sana maddi olarak fazlasıyla geri dönecektir...
Bu arada Real Madrid- Manchester City maçını anlatan spiker kardeşim Ertem Şener'in anlatımı sosyal medyada çok tartışıldı. Maçın keyfine kendini iyice kaptıran Şener'in tasvirleri pek abartılı bulundu. Spiker marifetiyle maçın heyecanını artırmak, karşılaşmaya renk katmak ile her aklına geleni söyleyip, ciddiyetten uzaklaşmak bir değil. Ertem kardeşimin tecrübesinin bu ayrımı yapmaya yeteceğinden kuşkum yok.
Ceset ayrı, cenaze ayrı
Haber bültenlerine büyük önem veriyorum. Çünkü sadece vatandaşın haber almasını sağlamıyor, herkesin ekran başına toplandığı o saatte doğru Türkçe'nin öğrenilmesine de katkı veriyor.
Gelin görün ki bültenler; ifade bozuklukları, düşük cümleler ve hatalı alt yazılardan geçilmiyor. Bu nedenle metni hazırlayan editörler, haberi sunan spikerler, sahada görev yapan muhabirler ve videoları seslendiren arkadaşlar ile alt yazıları ekrana taşıyan KJ operatörü kardeşlerimin mesleklerine 'Türkçe öğretmeni' duyarlılığı ile yaklaşmaları gerekiyor.
Son zamanlarda polisiye haberlerin içinde yer alan ölü, ceset, cenaze, naaş gibi kavramların iyice birbirine karıştırıldığına şahit oluyorum. Örneğin, "Kayıp gencin cenazesi denizde bulundu" gibi... Oysa 'ceset' Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde 'ölü beden, naaş' olarak karşılığını bulur. 'Cenaze' ise 'kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmış insan ölüsü'dür.
Hatırlatayım istedim...
Gaf kürsüsü
Deniz Akkaya, bir köpeğe uygunsuz hareketler yapan çocukların fotoğrafını paylaşıp altına "Şimdi bu çocukları zehirlesek sıkıntı olur mu?" yazınca büyük tepki topladı.
Zap'tiye
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi bu yıl Anneler Günü'ne denk geldi. Hiç olmazsa bugün tribünlerde ana avrat küfretmeyelim!
Ne demiş?
Ekrem İmamoğlu, Rize'de sadece 350 kişiyi toplayınca bir takipçisi şöyle yazdı: "Düğünüm daha kalabalıktı Başkanım."
