Haber, bültenlere "Esenyurt'ta tehlikeli gerginlik" başlığıyla girdi. Afgan mültecilerin bir genç kıza önce laf atıp sonra tacizde bulunması üzerine kızın ağabeyi ve mahalleli olay yerine gelmiş. Çıkan arbedede bir kişi bıçakla yaralanmış.
Bundan iki hafta önce Atv'nin "haberci" dizisi Yalnız Kurt bu tehlikeli provokasyonu öngörmüştü. Türkiye sınırları içinde karışıklık çıkarmak için fırsat kollayanlar bu kez de mülteci sorununu kaşıyıp duracak, olaylar çıkartacak ve halkın hassasiyetleri üzerinden sinsi planlarını uygulamaya sokacaklardı. O yazının sonunu "Aman uyanık olalım" diye bağlamıştım.
Provokatörler bir yana, kendi vatanında huzurla yaşayamayan vatandaşların ipi iyice azıya alan mültecilere haklı tepkisini sadece "ırkçılık" diye nitelemek insafsızlık olur. Evet, dünyanın en vicdanlı, en insaflı, en misafirperver milleti olabiliriz. Ama bunun suiistimal edilmesine, kaos yaratmak için sinsice ellerini ovuşturanların ekmeğine yağ sürmesine izin veremeyiz. Bu iş artık beka sorunu haline gelmiştir.
Hükümetin, geri dönüş projesi için hayata geçireceği 8 madde perşembe günü Sabah gazetemizin manşetindeydi. Hepsini sonuna kadar destekliyorum. Bu insani proje hiç zaman kaybetmeden, bir an önce hayata geçirilmeli. Ama sağduyulu vatandaşımız da bu süreçte provokasyona gelmemeli, tahriklere kapılmamalı. Çünkü düşmanların istediği tam da bu...
Ekrana yine bayram gelmedi
Her bayram sonrası bu yazıyı tekrarlamaktan sıkıldım. Sizleri de usandırdığımın farkındayım. Ama şu sözde bayram ekranı hiç içime sinmiyor. Çünkü ekranlara bir türlü bayram uğramıyor.
Havalar serin, cüzdanlar inceydi. Bu Ramazan Bayramı'nda kimsenin bir yerlere gidecek hali yoktu. Millet, bayram ziyaretlerini yaptıktan sonra yine ekranın başına geçmek zorunda kaldı. Ama bırakın bayram için yapılacak özel eğlence programlarını, izlemeye alışkın oldukları dizilerin yeni bölümleri bile ekranda yoktu. Yerine ucuz filmler, eski şovların tekrarları yer aldı. Neden? Efendim, bayramda izleyici ekrandan uzaklaşıyormuş, reklamveren bu yüzden bütçe ayırmıyor, yeni dizi bölümleri ve programlar, maliyetlerini karşılayamadıkları için yayınlanmıyormuş.
Yahu bir bayramda da elinizi taşın altına sokun. "Bu izleyici yıllardır bize çok para kazandırdı, bu seferki de bizden olsun" deyin. Yok, olmaz...
Pandemi sürecinin devamında gece canlı müzik kısıtlaması sürüyor. Sanatçılar, halkla buluşmak için fırsat kolluyor. Onlar izleyenlerine, sevenleri de onlara hasret. Beş sanatçıyı bir orkestra ile birlikte bir stüdyoda ağırlamak, arasına komik sahne şovları katıp, dans ve folklor gösterileriyle renklendirmek bu kadar zor olmamalı.
Önümüzdeki bayramda siz bir deneyin bakalım, reklam veriyorlar mı vermiyorlar mı?..
Bravo Trabzonspor taraftarı
Neden mi bravo? Hem bileklerinin hakkıyla şampiyon olan takımlarını en kötü günlerinde bile desteklediler, hem şampiyonluğu en güzel şekilde kutladılar, hem de birkaç münferit olay dışında medeniyet dersi verdiler.
Şu 'medeniyet' meselesini açmak için bir Trabzonspor taraftarı Nejla Akgün'ün sosyal medya paylaşımına göz atalım:
"Kutlamalar sırasında Trabzon'daki meydanda o kalabalığın içinde bir kadın olarak şunu söyleyebilirim ki, iğne atsan yere düşmeyecek yerde tek bir yanlış hareket ve taciz vs. olmaması bizim insanımızın mertliğidir, güzelliğidir. En büyük alkış bu olaya olmalıdır."
Trabzonspor taraftarına tabii ki alkış ama bir kadının meydanda taciz edilmemesine sevinmesini de ayrıca uzun uzun düşünmeliyiz.
Zap'tiye
Bayram ekranı yine kiloyla alınan filmler ve arşivden derlenmiş eski yapımlarla dolduruldu. Şeker Bayramı'nın ekrandaki karşılığı Naftalin Bayramı...
Gaf kürsüsü
Eda Taşpınar bu kez de sevgilisiyle öpüştüğü yatak pozlarını paylaşınca "Yok artık" dedirtti.
Ne demiş?
"Ağızdan girenin hesabı ahirette, ağızdan çıkanın hesabı dünyada..." (13 Mayıs'ta vizyona girecek Kurtuluş Hattı filminin fragmanından)