Atv ekranlarında Müge Anlı'nın sunduğu Tatlı Sert, bir reality şov programı olmanın çoktan ötesine geçip, adeta bir sosyal laboratuvar işlevi görmeye başladı. Müge ve deneyimli ekibi her gün içinde yaşadığımız sosyal dokunun MR'ını çekiyorlar sanki. Geçen hafta da bir cinayet olayı ekseninde sanal bahis ve kumarın hayatları nasıl kararttığına hep birlikte şahit olduk.
Rize'de kaybolan Dursun Zehir'in ailesi, bulunması için Müge Anlı'ya başvurmuştu. Önce şüpheler onunla en son görüşen torunu Kerim Bekar'ın üzerinde toplandı. Kerim, tutarsız ifadeleriyle herkesin kafasını karıştırdı. Sonra bir arkadaşları hem Kerim'in hem de onunla gezip tozan Yasin Şalan ve Enes Günyüzü'nün bu cinayeti kumar borçları yüzünden işlemiş olabileceklerini iddia etti. Zira hem Kerim Bekar hem de Yasin Şalan ve Enes Günyüzü adeta hayatlarını internet kafelerde sanal olarak oynadıkları bahis ve kumar oyunlarından kazanıyorlardı. Hatta Kerim, kumar borçlarını ödeyebilmek için bankadan 30 bin lira kredi çekmek zorunda bile kalmıştı. Kimileri de etraflarından para toplayarak onlara paralarını ikiye üçe katlayabileceklerini söyleyip, kumara yatırıyor ve genellikle de batıyorlardı.
Bu ihbarların ışığında harekete geçen emniyet, önce Yasin Şalan ve Enes Günyüzü'nü tutuklayıp sorguladı. Yasin Şalan, maktul Dursun Zehir'i parasını almak için öldürüp, parçalayarak cesedini denize attığını itiraf etti. Bu arada itirafçılar, cinayete karışan üçüncü bir kişinin bulunduğunu da söyleyince şüpheler yeniden torun Kerim Bekar'ın üzerinde toplandı. Sonunda o da azmettirici olarak tutuklandı. Muhtemelen tüm gerçeklerin ortaya çıkması bu haftayı bulacak. Ama tartışılmayacak bir gerçek var. Özellikle küçük şehir ve kasabalarda iş imkanı bulamayan, kendini boşlukta hisseden ya da kolay para kazanmanın yolunun sadece internet kumarından geçtiğine inanan/inandırılan genç kesim büyük tehlike altında. Bu işin devlet eliyle denetim altına alınmasının zamanı geldi de geçiyor bile...
Kumarbazlığın bilimsel tarifi
Ben yukarıdaki yazıyı yazarken gözüm, uzun süre Emniyet Teşkilatı içinde narkotik suçlarla mücadele eden, şimdilerde de deneyimini yazıları ve seminerleriyle paylaşan değerli dostum İsa Altun'un sosyal medya hesabındaki yazısı dikkatimi çekti. Hem yukarıdaki tespitime bilimsel dayanak oluşturması açısından, hem de ebeveynlere rehber olması umuduyla kendisinden izin alarak alıntı yapıyorum:
"Kumar oynamaya yönelik davranış örüntüleri sürekli veya dönemsel olabilse de genellikle tekrarlayıcıdır. Kişide kumar oynama bozukluğu olduğunu söyleyebilmek için yukarıda bahsi geçen üç özelliğin en az 12 aylık süre boyunca belirgin bir şekilde gözlenmesi gerekmektedir. Son yıllarda internetin artan kullanımıyla birlikte kumar oynama bozukluğu, çevrim içi (internet üzerinden) kumar oynama davranışlarına bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir.
DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı'nda kumar oynama bozukluğu şu şekilde tanımlanmaktadır: 12 aylık bir süre içinde, aşağıdakilerden en az üçü ile kendini gösteren, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sürekli ve yineleyici, sorunlu bir kumar oynama davranışı:
■ İstediği coşkuyu sağlayabilmek için giderek daha çok parayla kumar oynamaya gereksinimi.
■ Kumar oynamayı bırakma ya da durdurma girişimleri sırasında huzursuz, kolay kızan biri olma.
■ Kumar oynamayı denetim altına almak, bırakmak ya da durdurmak için yineleyen, sonuç vermeyen çabalarda bulunma.
■ Sık sık kumar oynama üzerinde düşünüp durma.
■ Sıklıkla, sıkıntı duyarken kumar oynama.
■ Kumarda kaybettikten sonra eşitlenmek için başka bir gün geri gelme."
Gaf'let kürsüsü
Haber Global ekranlarında konuşan Prof. Poyraz Gürson'un "Putin olsam, küçük ve yeni bir NATO üyesi ülkeye küçük tonajlı bir tane nükleer füze gönderirim" sözleri büyük tepki çekti.
Ne demiş?
"İnsanda korkuyu yaratan gelecektir. Geleceği olmayan insanın korkusu da olmaz." (Atv'nin dizisi Yalnız Kurt'ta Mira'nın sözü)
Zap'tiye
Bodrum'a cemre düştü. Ünlü oyuncu Nurgül Yeşilçay bir tas çorbaya 132 lira ödedi!