Savunma sanayimizin can damarlarından ASELSAN'da çalışan gencecik mühendislerimizin birbiri ardına garip şekilde hayatlarını kaybetmeleri üzerine bu sütunlarda çok yazı yazdım. Bunun bir tesadüf olamayacağı, mutlaka arkasının araştırılması gerektiğini defalarca vurguladım.
Türkiye'nin yakın tarihini mercek altına alan atv'nin yeni dizisi Yalnız Kurt da son bölümünde bu meseleyi bir kez daha gündeme getirdi. Meğer FETÖ ve onu maşa olarak kullanan dış güçlerin en büyük korkusu, Türkiye'nin özellikle hava savunma konusunda kendi kendine yetecek hale gelmesiymiş. ABD, Patriot'ları vermeyince, Ruslardan alınan S 400'lerin de diplomatik krize yol açmasıyla birlikte Türkiye kendi hava savunma sistemini hayata geçirmek için kolları sıvamış. Yıldırım Projesi adı verilen bu çok önemli hamle ne yazık ki FETÖ'nün Kozmik Oda'ya girmesiyle deşifre olmuş. O Kozmik Oda baskınıyla kimlikleri açığa çıkan memleket aşığı kahramanlardan 813'ü FETÖ tarafından öldürülmüş. İHA, SİHA, Altay tankı, ATAK helikopteri, Fırtına obüsleri ve çeşitli füze sistemleriyle yerli ve milli savunma sanayiinde büyük mesafe kat eden Türkiye'nin bu alanda elde ettiği müthiş başarılar, topraklarımızda gözü olanları fena halde korkutmuş. Yıldırım Projesi ise onların ilk hedefi haline gelmiş. Bu nedenle de FETÖ marifetiyle ASELSAN'ın pırıl pırıl dahi mühendislerini birer birer öldürme yolunu seçmişler.
Her Osman Sınav dizisi gibi Yalnız Kurt da yavaş yavaş istim tutuyor. Dizi giderek bir haber bülteni kimliği kazanıyor. Durun bakalım, Yalnız Kurt eştikçe daha neler gün yüzüne çıkacak?
Helal sana Mevlüt Çavuşoğlu
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile yine gurur duydum. Batı'nın ikiyüzlülüğünü bir kez daha onların yüzüne kararlılık ve cesaretle çarptığı için...
Bu kez Finlandiyalı mevkidaşı Pekka Haavisto ile yaptığı ortak basın toplantısında Avrupa Birliği'nin uyguladığı çifte standardı yüzlerine vurdu. Yunanistan'ın sınırda uyguladığı vahşi tutum sonucu 20 mültecinin donarak ölmesine neden olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, yanındaki Finlandiya Dışişleri Bakanı'na dönerek, "Kusura bakmayın ama bunda Yunanistan kadar olayı görmezden gelen Avrupa Birliği'nin de suçu var" dedi. Konuk bakanın gık'ı çıkmadı... Çıkamadı...
Bakan Çavuşoğlu'nun konuşması, tam da bu köşedeki Zap'tiye kutucuğunda "Türkiye'deki teröristlerin serbest bırakılması için dünyayı ayağa kaldıran Avrupa, 20 göçmenin sınırda donarak ölmesine yol açan Yunanistan'a sesini çıkarmıyor. Zorba'nın çirkin versiyonu, Avrupa'da kapalı gişe oynuyor" diye yazdığım güne denk gelmişti. Yani benim yurt dışındaki sesim, benim bakanım, benim duygularımı tam da muhatabının gözlerinin içine bakarak söylemişti. Nasıl gurur duymayayım ki?.. Üstelik bunu ağzından köpükler saçarak, gözlerinden alevler fışkırarak değil, son derece sakin, kibar bir üslupla yapmıştı. Yani diplomasinin tüm gereklerine uyarak, olması gerektiği gibi... Konuşmayı defalarca izledim. Her seferinde de içimden "Beni uluslararası platformda temsil edecekse, böyle biri etsin" diye geçirdim.
Aslında diplomasideki bu kararlılık ve cesaretin ilk fitili yıllar önce Davos'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "One minute" çıkışıyla ateşlenmişti. O tarihten itibaren kimseye eyvallah etmedik. Cumhurbaşkanından bakanına, büyükelçisinden askeri ataşesine kadar her görevlimiz, Türk milletinin hakkını, hukukunu, onurunu, itibarını tüm platformlarda cesaretle korudu, savundu.
Bir dönem çöl çadırlarında Bedevilerin karşısında buram buram terleyen, en sıradan büyükelçilerin bile önünde yarı beline kadar eğilen, yapılan her eleştiriyi, gönderilen her notayı emir telakki edenlerden artık eser yok. Ne mutlu bize...
Ne demiş?
Antalya'da girdiği iş yerinde önce karnını doyuran ardından, 15 bilgisayarı bırakıp sadece mutfak eşyalarını alan hırsız bir de not bıraktı: "Patron abi kusura bakma. Hakkını helal et abilerin gülü..."
Şeref kürsüsü
10 yaşındaki Rüya Su Altunöz, 7 yıldır kestirmediği saçlarını Kanser Savaşçıları Derneği'nin Saçım Saçın Olsun kampanyası için kestirip bağışlayarak, harika bir farkındalık örneğinin altına imza attı.
Zap'tiye
Sevgililer Günü'nde pırlantadan daha ışıltılı bir hediye önerim var: Sevgilinizin elektrik faturasını ödemeye ne dersiniz?