Herkesin çocuğu canı ya...
Hepimizin en büyük korkusu evladımızı yitirmek ya...
Sapıklar, katiller yüzünden çocuklarımızı ekmek almaya bile gönderemiyoruz ya...
Öyleyse çocuk acısı üzerinden köpürsün reytingler...



Milletin zaten canı burnundayken, kararsın enseler, düşlere sokulsun yeni yeni kâbuslar... Yapımcının, yönetmenin, senaristin, o kanalı yönetenin umurunda mı? Umurunda mı evladını yitirmiş, yarası bir türlü kabuk bağlayamamış anaların, babaların o diziyi izlerken ne hissedeceği?..
Ver dramı, ağlat artistleri, koy arkaya en acıklısından fon müziğini ve sömür çocuk masumiyetini... Elini korkak alıştırma, hoplatabildiğin kadar hoplat annelerin, babaların yüreğini... Korku sal yüreklere ve en kestirmesinden kasıver gitsin reytingleri...
Show TV'de Oğlum diye bir dizi başladı... 12 yaşındaki Efe'nin, 6 yaşındaki Kaan'ı öldürüp öldürmediğini sorguluyor. Hayırlı olsun...

Mis gibi delirdik vallahi!..
Milletçe nasıl delirdiğimizi uzun zamandır bu köşede yazıyorum. Hem de günaşırı örneklerini vererek... Gerçekten de çok temiz delirdik. İşte 783 bin 562 kilometrekarelik akıl hastanemizden son örnek:



Beyaz TV'de Nur Viral'in sunduğu Hayatta Her Şey Var programına konuk olan Enerji Uzmanı ve İsim Analisti (Ne demekse? Madem enerji uzmanı, şu elektrik meselesine de bir el atsa keşke) Önder Özcan, kendisine telefonda soru soran izleyicilerin isimleriyle karakterleri arasındaki ilişkileri sıralıyordu. Eşi Özden Bey'le isim uyumunu soran Suzan Hanım'a söylediklerini dinleyince şapkam uçtu: "Eşinizin erken yaşlarda bir sarışın kadına takıntısı olmuş... Bu yüzden kendini zaman zaman geriye doğru çekiyor... Siz bu durumu aşmak için ona düzenli bir şekilde baklava yedireceksiniz. Baklavanın üzerine İhlâs Suresi'ni okuyacaksınız. Baklavayla enerjisi oluşacak; İhlâs Suresi ile de takıntıyı aşacak... Esma Ûl Hüsnâ'nız Ya Fettah'tır... 813 tane çekiyorsunuz... Eşinizle perşembe günü ilişkiye girerseniz çocuğunuz daha bereketli olur."
Ben daha bu söylenenleri beyin kıvrımlarımla bağırsaklarım arasında hazmetmemişken 'danışan' Suzan Hanım'ın sözleriyle yeni bir şoka girdim: "Eşim tatlıyı hiç sevmez.. Ben de zaten çakma sarışınım..."
Uzmanımız, bir diğer izleyici Meryem Hanım'a da "Elmas alın, ancak elmas pahalı... Siz en iyisi kırmızı akik taşını yanınızda bulundurun" tavsiyesinde bulundu.
Allah ekran başındaki herkesin aklını korusun. En başta da günde 15 saat televizyon izlemek zorunda olan şu garip kulunun...

İnternetsiz olmaz mı?
Bir GSM reklamı var, ekranlarda dönüp duruyor. İlhamını son zamanların favori hobisi karavancılıktan almış. Aile mutlu mesut karavana binmiş sahil yörelerinden birine giderken, arkada oturan çocuk çok mutsuz. Diyor ki, "Ya gittiğimiz yerde telefon çekmezse? Ben arkadaşlarımla nasıl oyun oynayacağım?" Annesi hemen çocuğunu sakinleştiriyor: "Olmaz olur mu? Bizde mobil internet hizmeti var. Yoksa baban maçlarını nasıl seyredecekti?"
Düşünün, aile şehrin ve iş hayatının kasvetli ortamından uzaklaşmak için kendini doğaya atmaya hazırlanıyor. Ama kafalarındaki endişe "Ya internet çekmezse?" Çocuğun arkadaşlarıyla birlikte eğlenmesinin tek yolu ise bilgisayarda oyun oynamak..
Yahu o cennet sahilde interneti ne yapacaksınız? Deniz, ağaç, kuşlar, böcekler neyinize yetmiyor? Almışsınız evinizi sırtınıza, biraz internet detoksu yapsanıza... Ama yok, olmaz... "İnternetsiz yaşanmaz" fikri beyinlere mıh gibi çakılmalı, yaşamak için internet bağlantısının vazgeçilmezliği ruhlara bıçakla kazınmalı ki para kazanabilsinler...

Gaf'let kürsüsü
İETT'nin 10 kadın şoför aradığı ilanına 130 erkek başvurmuş. İşsizliğe kesin çözüm bulunmalı, yoksa...

Zap'tiye
Hatırlar mısınız bilmem, bir zamanlar futbolda üç büyükler vardı...

Ne demiş?
"Pedagog nedir bilir misin? Büyümüş ama çocukluğunu kaybetmemiş insan demektir." (Oğlum dizisinden)