Atv'deki Kim Milyoner Olmak İster? bir bilgi yarışmasının çok ötesi. İzlerken sadece beyin jimnastiği yapmıyorsunuz, son derece renkli karakterlerle, bir o kadar şaşırtıcı hayat öyküleriyle tanışıp, son günlerin moda deyimiyle başka evrenleri (Metaverse) fethediyorsunuz.
Yarışmayı cazip kılan en büyük etkenlerden biri de soruların ilginçliği. Cuma akşamı yarışmada yine şahane bir soru vardı: "1871'de ABD Ohio'da, bir cinayet davasında, maktulün kendini kazara vurduğunu göstermek isteyen avukat Clement Vallandigham mahkemede jüri önünde hangisini yaparak müvekkilinin beraat etmesini sağlamıştır? a) Savcıyı kızdırıp dayak yiyerek b) Hakimi kandırıp yerine geçerek c) Müvekkilini kazara vurup yaralayarak d) Kendisini kazara vurup öldürerek..."
Yarışmacının da bildiği doğru cevap "d" şıkkıymış meğer. Yani avukat, celse sırasında kendini kazara vurup öldürüvermiş. Bilmiyordum. Vallahi bir yaşıma daha girdim...
Yarışmadaki bir başka ilginç soru ise kullandıkları aletlerle özdeşleşen meslek gruplarıyla ilgiliydi. "Doktor ve steteskop" doğru cevabı aranırken şıklardan biri de "Tesisatçı ve çatal"dı. (Buradaki çatalın hangi çatal olduğunu açıklamaya gerek yok sanırım) Sunucu Kenan İmirzalıoğlu'nun gülmemek ve durumu açık etmemek için verdiği olağanüstü çabayı ise hayranlıkla izledim.
Artık eminim, Türkiye'nin en yetenekli mizah ekibi, Milyoner'in Soru Bankası'nda çalışıyor.
Herkesin merak ettiği şair
Show TV'nin yeni dizisi Baba'nın fragmanında Haluk Bilginer'in okuduğu şiiri yazan kişi, herkes tarafından merak edildi. Şöyle diyordu Bilginer bir sahnede:
"Vaktiyle biri mi söylemişti yoksa bir yerlerde mi okumuştum. Hatırlayamadım şimdi. Parayla her şeye sahip olunacağı söylenir ama olunamaz diyordu. Yiyecek satın alabilirsin ama iştah alamazsın. İlaç alırsın ama sağlık alamazsın. Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın. Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın. Eğlence alırsın ama neşe alamazsın. Tanıdık alırsın ama dost alamazsın. Hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın. Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın. Parayla her şeyin kabuğunu alır, hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın."
Çekirdek adlı şiirin sahibi ise Norveçli yazar ve şair Arne Garborg'du.
'Lütfen sarı çizgiyi geçmeyin'
Margaret McCollum ismini herkes gibi ben de haber bültenlerinde duydum. 1950'li yıllarda eşi Oswald Laurence'ın sesi Londra Metrosu'nun anonslarında kullanılmak üzere kaydedilmiş. Oswald'ın ölümünden sonra dul eşi Margaret McCollum, kocasının sesini duyabilmek için her gün Kuzey Metrosu'na gidip, o anonsları dinler olmuş: "Lütfen sarı çizgiyi geçmeyin..." Eşi bu anonsu yaparken, Margaret kim bilir bu dünya ile ötekisi arasındaki hangi çizgiyi ihlal ediyordu...
Bilindik bir söz vardır. "İnsan, ismi bu alemde en son anıldığı güne kadar yaşar" denilir. Bir de Baki'nin meşhur gazeli vardır: "Baki kalan kubbede hoş bir seda imiş..." İnanmıyorsanız, bir de Margaret'e sorun...
Gaf kürsüsü
Bir sosyal medya yazışması: Cem Yılmaz: Yıl 1978 çatıda bulduğum bir MDF parçasının üzerine tebeşirle org çizip çalıyordum. Gezegen Mehmet: Sevgili Cem 1978'de daha MDF ülkemize gelmemişti, sunta o.
Zap'tiye
Bir girişimcimiz, sanal gözlükle gün boyu çayır çimen izlettiği ineğinden 5 litre fazla süt almaya başlamış. Eskiden süte su katarlardı. Şimdi hayal katıyorlar.
Ne demiş?
"Üzerimdeki ceketi çöpten aldım. Ekonomi kötü olsaydı böyle bir ceketi çöpte bulamazdınız." (Sokaktaki vatandaşın verdiği röportajdan)