Okurumuz Ali Ziya Turan 13 Ocak'ta bu köşede "Kıymayın Gönüldağı'na" başlığıyla yayınladığım mesajında TRT 1 dizisi Gönül Dağı için duyduğu kaygıları dile getirmiş, özetle şöyle demişti:
"TRT 1'deki Gönül Dağı dizisi son zamanlarda seyrettiğim en güzel dizi idi. İnşallah bozmazlar diye dua ediyordum. Kızımla (tıp öğrencisi) annelerin, aşkın karşısına geçmekten vazgeçmesini ne güzel karşılamıştık. Bölümün sonuna doğru Serdar'ın babasının Dilek'i, Taner'in patent davasıyla tehdit ederek, 'Oğluma geri döneceksin Taner'i bırakacaksın" demesi (tipik Türk filmi klişesi) bütün zevkimi bitirdi.
Neden senaristler aşkın, diğer konuların yanında gitmesini istemezler? İlla ki trajik ayrılıklar ve bir sevilen iki seven kısır döngüsüne sokarlar senaryoyu? Nasıl bir annedir ki, oğlunun evlenmesini istediği kızın hayatını kurgular? Nasıl bir babadır ki, oğlu için bir kızın hayalleriyle oynar?"
Eminim dizinin geçen haftaki bölümü, başta Ali Ziya bey olmak üzere Gönül Dağı tutkunlarının yüreğine su serpmiştir. Zira Dilek'in, Taner'den özür dilemesi, çiftin barışması, Ramazan'ın da müzmin aşkı Asuman'dan karşılık görmesi ve en nihayetinde aşkın her şeye galip gelmesi, izleyicileri mutlu etti.
Seyircinin inişli çıkışlı klişe dizi aşklarından ne denli sıkıldığını burada defalarca dile getirmiştim. Gönül Dağı'na bu denli tutulmalarının sebebi de bu yönüyle sürüden ayrı olmasıydı. Nihayet, dizinin yapımcıları, seyircinin talebine kulak verdi. Bize de "Helal olsun Yakından Kumanda okuyucularına" demek kaldı.
Beyoğlu'nda denize uçan araç!
Köşemize son derece değerli katkılar sunan Ali Aktulga bu hafta da haber metinlerindeki yer isimleriyle ilgili hataları kaleme almış:
"Televizyon haberlerinde olayın nerede geçtiği konusunda sadece ilçe adı verilmesi; zannedersem yaşadığı şehri iyi tanımayan, hangi semtin hangi ilçeye bağlı olduğunu bilmeyen muhabir veya haber metni yazan arkadaşlardan kaynaklanıyor.
Örneğin D100 karayolunda yanan bir araçtan bahsederken "Beyoğlu'nda yanan bir araç" olarak bahsedilmesi veya Dolmabahçe rıhtımında el freni çekilmediği için denize kayan bir araç için "Beyoğlu'nda bir araç denize uçtu" diye haber yapılması gibi traji komik durumlar söz konusu oluyor. Eğitim şart yani!.."
Arka Sokaklar'da oyuncu kıtlığı
Değerli dostum ve meslektaşım Tansu Sarı bu haftayı da boş geçmemiş. Arka Sokaklar dizisinin aynı oyuncuları defalarca farklı karakterlerde oynatmasına değinmiş:
"Kanal D'de yayınlanan Arka Sokaklar dizisinde birkaç haftadır Servet Karaca (Servet Amca diyorlar) adlı bir mafya karakterine hayat veren Melih Çardak daha önce de 78'inci bölümde Cevher adlı bir uyuşturucu satıcısını canlandırmıştı. Yine aynı dizide 319'uncu bölümde kötü polis Yakup'u oynayan Yusuf Arat bu kez de 578'inci bölümde mali şube elemanı rolünde karşımıza çıktı. Anlamadığım nokta, Arka Sokaklar dizisi neden hep aynı oyunculara yer veriyor?"
Akıl dağıtırken dikkat
Köşemize katkı veren okurlarımızdan Murat Aydın önemli bir tespitte bulunmuş: "A Haber'de motosikletli sürücü, sinyal vermeden dönüş yapan otomobil sürücüsünü darp etti. Ayırmak için araya girenleri de diğer motosikletliler, 'Dokunma, akıllansın' diyerek engellediler. Şimdi, her gün yaya kaldırımlarında cirit atan, yaya geçitlerinde yayaların üzerine üzerine süren, tek yönlü cadde ve sokaklarda ters yönde giden motosiklet sürücülerini de 'akıllandırmak' (!) isteyen çıkarsa ne olacak? İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batıracaksın..."
Gaf kürsüsü
Ahmet Çavdar adlı okurumuzun ihbarı: QNB Finans'ın kamu çalışanlarına özel bireysel kredi reklamlarında, doktor figürünün çantasında 'haç sembolü' yer almaktadır. Oysa biz Müslüman bir toplumuz. Bizim doktorlarımızın çantalarında Haç değil, Kızılay yer alır.
Zap'tiye
Dolar her yükseldiğinde zıplayan et fiyatları, dolar çakılmasına rağmen buzlukta...
Aracıların hatırlattığı gerçek: Memleketteki en ucuz et, insan eti.
Ne demiş?
"Aksi ispat edilene kadar herkes adamdır."
(Eşkıya'da Tipi'den Haşmet'e)