Koronavirüs önlemlerinin gevşetilmesi ve 'yeni normale' dönüş için atılan bazı adımların risk oluşturduğunu günler öncesinden burada dilim döndüğünce dile getirmiş ve ne yazık ki öngörülerim gerçekleşmişti. Düğünlerin başlamasıyla yaşanacak salgın artışına dikkat çekerek, "Alkolün kana karıştığı dakikalarda kimsenin gözü sosyal mesafe ve maske görmez" diye yazmıştım. Haber bültenlerine yansıyan görüntüler bunu kanıtlayacak cinstendi. Bizzat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından Güneydoğu'daki bir düğün nedeniyle 60 kişiye Covid- 19 bulaştığı açıklandı.
Şimdi bir başka büyük riske işaret etmek istiyorum. Okulların 31 Ağustos'ta açılacağı ilan edildi. Dünya Sağlık Örgütü ikinci salgın dalgasının sonbaharda başlayacağı uyarısını yaparken, bu kararı son derece riskli buluyorum. Evet, Milli Eğitim Bakanlığı, salgına karşı okullarda uygulanacak pek çok tedbiri açıkladı. Ama bunların ne kadarı uygulanacak, ne kadarı denetlenebilecek? Özelikle anaokulu ya da ilkokul çağındaki miniklere bu olayın ciddiyetini ne kadar anlatabileceğiz? Yaz boyunca evde sıkıntıdan patlayan, okulu bir 'sosyalleşme ve eğlence alanı' olarak gören bu yaş grubundaki çocukları birbirlerinden nasıl uzak tutacağız?
Peki ya sorumsuz velileri, ebeveynleri ne yapacağız? Çocuğunun burnu akarken, aksırıp tıksırırken onu okula göndermekten geri durmayan anne-babalar yüzünden geçen yıl çocuklar okullarda gripten kırılmıştı.
İşte bu nedenlerden ötürü okulların 31 Ağustos'ta açılması kararının yeniden gözden geçirilmesini istiyorum.
Ülkenin ilk maske savunucusu
Belki biliyorsunuzdur, Turkuvaz Medya Grubu olarak şu sıralarda hummalı bir taşınma faaliyeti içindeyiz. Yazılı ve görsel tüm markalarımız birkaç gün içinde Barbaros'taki eski binamızdan 5. Levent'te yeni inşa edilen ve daha şimdiden dünyanın en modern medya binalarından biri olarak gösterilen yeni binamıza geçecek.
Geçenlerde odamı toplayan sevgili asistanım Ayşe Kızak aradı. Sesinde büyük bir heyecan ve şaşkınlık vardı: "Yüksel Bey, kullanmadığınız dolaplarınızdan birinde tozlu bir kutunun içinde ameliyat maskeleri buldum. Belli ki yıllar önce alınıp oraya konulmuş. Bu nasıl bir öngörü?"
Ayşe'ye anlattım, sizinle de paylaşayım: Bundan 6 yıl önce Uzak Doğu'da başlayan kuş gribi ve domuz gribi vakalarından korunmak için şirkette maske ile dolaşmaya başlamıştım. Herkes bana 'uzaylı' gibi bakıyordu. Hatta haber merkezimizden gelip benimle röportaj bile yaptılar. Fotoğrafları hâlâ Sabah arşivinde duruyor.
Ülkenin ilk 'maske savunucusu' olmak benim için de büyük bir onur...
Müge Anlı'ya rakip belediye başkanı
İnegöl'ün giriş ve çıkışındaki farklı nüfus tabelaları uzun süredir sosyal medyada mizah konusuydu. Çünkü girişteki tabelada ilçenin nüfusu 274 bin iken, çıkıştaki tabelada 270 bin yazıyordu. Bazıları "Kayıp 4 bin kişiyi Müge Anlı bulsun" diye esprili yorumlara girişirken, Belediye Başkanı Alper Taban karayolları ekipleri marifetiyle tabelaları eşitledikten sonra sosyal medya hesabından şu duyuruyu yaptı: "Müge Anlı'ya gitmeden kayıpları bulduk..."
Gelin görün ki şimdi de nüfus sayımındaki sayıyla tabeladaki sayı birbirini tutmuyor. Yuvarlanarak tabelaya yansıtılan sayı nedeniyle ilçede 64 kişi fazla görünüyor. Bakalım bu 'hayalet' 64 kişiyi kim bulacak? Belediye başkanı mı, Müge Anlı mı?..
Şeref kürsüsü
Bodrum'da kendisini uzaktan görüntüleyen muhabirlere bazıları gibi çemkirmek yerine "Arkadaşlar, bu sıcakta terlemeyin. Gelin çay içip sohbet edelim" diyerek iskeleye davet eden Aras Bulut İynemli, örnek davranışıyla takdir topladı.
Zap'tiye
Hintli zengin iş adamı kendisine som altından 4 bin dolar değerinde altın maske yaptırmış. Kirlenince atacağı yeri bilmek için peşinde bir sürü fukara dolaşıyor olmalı...
Ne demiş?
Değerli meslektaşım Tansu Sarı bu kez de Habertürk'teki ilginç bir diyaloğu yakalamış: DİDEM ARSLAN: Anlaştığınız oyuncular için kimlerin fikirlerini aldınız? ALİ KOÇ: Serdar Ali Çelikler'in yazılarına bakarak seçtim.