Normalde bugün bu köşede sizlerden gelen okur mektuplarının yer alması gerekiyordu. Ama olağanüstü bir gündeyiz. Bu nedenle bu kez mektubu ben sizlere yazıyorum:
Yıllardır bu sütunlarda dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Dedim ki, adı konulmamış bir İstiklal Savaşı veriyoruz. Etrafımız 1900'lü yılların başlarından çok daha kalleşçe kuşatıldı. Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar, belli ki hesabı hâlâ kapatmamış. Diktiği gözünü bu topraklardan bir türlü alamamış. Önce ağaç bahane edip sosyal karışıklık çıkarmaya çalıştılar. Sonra devletin bakanlarına kumpas düzenlediler. MİT Müsteşarı'nı yargılamaya kalktılar. MİT'in gizli operasyonlarını afişe etmeye çalıştılar. Olmadı, ekonomik kumpasa giriştiler. Yetmedi, darbe teşebbüsünde bulundular. Baktılar ki sallamakla yıkamayacaklar, bu kez Güneydoğu sınırlarımızdan topyekun saldırıya geçtiler. Kendilerine taşeron olarak önce PKK'yı, sonra Esad'ı tuttular.
ŞİMDİ ANLAŞILDI MI?
Olan bitenin ülkemize yönelik bir işgal planı olduğunu umarım artık herkes anlamıştır. Asıl hedefin; dünyaya kafa tutan, Türkiye'nin menfaatlerini her platformda sonuna kadar, kararlılıkla savunan, bu yolda asla taviz vermeyen, emperyalistlerin tekerine çomak sokan, planlarını bozan bu iktidarı düşürmek ve sinsi işgal planlarını uygulamaya sokmak olduğunu inşallah herkes görmüş, anlamıştır. Bu ülkeye ne Amerika'dan, ne Rusya'dan dost olmayacağını da artık tüm çıplaklığıyla görmüş olmamızı umut ediyorum. Rusya belli ki ip cambazlığına soyunmuş. Hâlâ düşürülen uçağının intikamını güdüyor. Bir yandan da Esad'ın güçlenmesi üzerine kurduğu Orta Doğu planını sinsice uygulamanın peşindeler. Ruslar diyorlar ki, "Biz orada askerleriniz bulunduğunu bilmiyorduk. Bizim uçaklar ateş açmadı..." Bombadan daha ağır geleni ne biliyor musunuz? Bizi ahmak sanmaları... Yahu Suriye hava sahasında Putin'in emri olmadan hiçbir Suriye savaş uçağının uçmayacağını, operasyona girişmeyeceğini artık sokaktaki bebeler bile biliyor. Eminim, kuzu postuna bürünmüş kurt kostümlü 'sansar' Amerika da olan biteni ellerini ovuşturarak izliyordur. Şu yalan dünyanın gelip dayandığı son noktaya bakar mısınız? ABD, Türkiye'yi zayıflatmak için Rusya'dan medet umuyor...
NATO REZALETİ
Bir de NATO rezaleti var ki, iler tutar tarafı yok. ABD'den sonra en güçlü, pakta en fazla katkı veren üyesinin askerleri öldürülüyor, onların kılları kıpırdamıyor. (Ben bu satırları yazdığım saatlerde Türkiye'nin talebiyle olağanüstü toplantı kararı almışlardı. 'Kınama' ve 'itidal çağrısı' dışında bir karar çıkacağına asla ihtimal vermiyorum.) NATO eğer gerçek bir güvenlik paktı olsaydı, Kilis'e, Reyhanlı'ya sınır ötesinden füzelerin düştüğü, masum çocukların hayatlarını kaybettiği günlerde harekete geçerlerdi. Sadece adı kalan Birleşmiş Milletler'den ise hiç söz etmiyorum... Uyan Türkiye'm... Türk'ün Türk'ten başka dostunun olmadığını tarih bize daha kaç kez göstersin? Şimdi bir kez daha bir olma, birlik olma, tek yürek gibi çarpıp 'yekpare' hareket etme gönüdür. Sakın ola ki enseyi karartmayın, umutsuzluğa düşmeyin. Şu kritik günlerde bile olan biteni siyaset malzemesi yapmaya kalkan, kökü, payandası dışarıda sözde politikacıların çizmeye kalktığı kara manzaranın umut kırmasına izin vermeyin. Bu millet; Çanakkale'de, Dumlupınar'da, İnönü'de topun, tüfeğin, kurşunun karşısına kazmayla, kürekle, hepsinden önemlisi 'yürekle' çıkıp 7 düvele her kuşun etinin yenmeyeceğini gösterdi. Yine gösterecektir evelallah!
Gaf kürsüsü
33 askerimizin şehit edildiği günde bile "Biz demiştik" garabetinin peşine takılıp siyasi menfaat sağlamaya çalışan tüm sözde politikacıları, halkın vicdanına mahkum ediyorum.
Zap'tiye
Mübarek Regaip Kandili'nde Mehmetçiklerimizin üzerine kalleşçe ölüm kusanların kandilleri ilelebet sönsün inşallah!
Ne demiş?
"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." (Mustafa Kemal Atatürk)