Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya'da Körber Vakfı tarafından düzenlenen Berlin Dış Politika Forumu'nda kendisini sıkıştırmaya kalkan Alman gazeteciye öyle bir cevap verdi ki, izlerken yüreğimin yağları eridi.
Gazeteci Tim Sebastian, görevden alınan HDP'li belediye başkanları üzerinden algı operasyonuna girişip bir de tehdit savurmaya kalkarak "Eninde sonunda herkes cezalandırılabilir. Hatta belki siz de cezalandırılabilirsiniz, bir sonraki hükümet geldiğinde... Türkiye'deki bir sonraki dönecek devran hakkında endişeleniyor musunuz? Belki başkaları gelir ve orada yakalanırsınız" dedi. Kalın'ın cevabı adeta bir tokat gibi maksatlı sorular soran gazetecinin yüzünde patladı: "5-10 yıl içerisinde Nazilerin iktidara geleceğini ve sizi burada yargılayacağını mı düşünüyorsunuz?"
Ohhh!.. Aklına, diline sağlık Sayın Kalın... 'Sözcülük' işte böyle yapılmalı.
Türkiye artık eski Türkiye değil. Çok şükür, hiçbir kötü sözün altında kalmıyor, susup oturmuyoruz.
Bu milletin intikamından herkes korkmalı
Artık adına dedikodu mu dersiniz, şehir efsanesi mi, yoksa ihbar mı bilemem. Ama kulağıma çalınanları sizinle paylaşmak istedim:
MasterChef yarışmasından elenenlerin akrabaları ya da yakın arkadaşları, soluğu programda jürilik yapan şeflerin restoranlarında alıyorlarmış. Yemek siparişi verdikten sonra da adeta mutfağın anasını ağlatıyorlarmış. Masalarına gelen yemekle ilgili olarak, tıpkı şeflerin yarışmacılara yaptıkları gibi kılı kırk yaran eleştirilerde bulunup çoğu zaman da tabakları geri gönderiyorlarmış.
Eğer duyduklarım söylenti değilse, bu milletin intikamından korkulur vallahi...
İhbar hattından bedava reklam
Ana haber bültenlerinin ihbar hatlarına görüntü yağıyor. Bu 'bedava' ve 'zahmetsiz' haber kaynağı da bülten sorumlularının hayli işine geliyor. Ancak son zamanlarda buraya vatandaşlar tarafından gönderilen görüntülerin doğruluğu konusunda tereddütlerim oluşmaya başladı.
Son olarak Sultanbeyli'de bir tavuk restoranı sahibinin, dükkanının önünde otururken ayağının yanından geçen tavuğu yakalamak için hamle yapıp yere serilişini Show Ana Haber Bülteni'nde izledim. Adamın sandalyeden düşüş şekli, saniyelerce ayaklarını havada tutuşu filan bana pek 'teatral' geldi doğrusu. Güvenilirliği, inandırıcılığı korumak adına mizansenleri ve reklam kokan hareketleri haber bülteninden ayıklamak, editörlerin görevi. Hatırlatayım istedim.
Doya Doya Moda
Modaya yön verenler sonunda 'insanı' keşfetti... Önce ünlü moda markası Gucci son derece mütevazı hatlara sahip model Armenia'yı yeni yüzü olarak lanse etti. Ardından yerli giyim firmaları da mağaza içi afişlerinde sıradan insanların görüntülerini kullanıp 'Sizin de üzerinizde iyi duracak' sloganıyla snob moda anlayışını halka yakınlaştırma gayreti içine girdiler.
Bu yeni akımın son örneği ise tv8 ekranlarında yaşanıyor. Yeni moda programı Doya Doya Moda'da yarışanların tümü 'balık etinden hallice' hanımlar. Aralarında 105 kilo olan bile var. Eminim, bu yeni yarışma ekran başındaki kilolu hanımlar için büyük bir moral kaynağı oluyordur. Öyle ya, sıfır beden tutsaklığından, tartı üzerinde bol sıfırlı özgür günlere...
Programın ismini de son derece anlamlı buldum. Malum, manken ya da fotomodel olmanın yolu, 'boğazı kısmaktan' geçiyor. Pek çok mankenin ortak şikayeti ise sürekli aç gezmek... Ancak bu yeni ağır sıklet yarışmanın ismi her şeyi özetlemeye yetiyor: Doya Doya Moda... Afiyet olsun...
Gaf kürsüsü
Deniz Akkaya, Emmy ödülü alan Haluk Bilginer'i kutlamak amacıyla sosyal medyadan paylaştığı mesajında ünlü oyuncu için 'Oyunculuğun tanrısı' ifadesini kullanınca büyük tepki topladı.
Zap'tiye
Reklamlara aldanıp internet sitelerine saldırdığımız gün Şahane Cuma, ay sonunda kredi kartı ekstresinin geldiği gün Kara Cuma!
Ne demiş?
"45 estetik operasyon geçirmiş biri olarak itiraf etmeliyim ki, alın yazım artık sırtıma geldi." (Doya Doya Moda programının jüri üyesi Gülşah Saraçoğlu'nun sözleri)