İlk mankenlik deneyimimi, geçen yıl modacı dostum Şinasi Günaydın'ın defilesinde yaşamıştım. Bu yıl yeniden Türkiye'nin Karizmaları defilesine davet edilince, hiç düşünmeden 'Olur' dedim. Çünkü artık usta manken sayılırdım(!) Bu kez dizlerim titremeyecek, elimi kolumu nereye koyacağımı bilecek, objektiflere gülerek poz verecektim. Yine de onca kameranın önünde takılıp düşmek, sonra da ana haber bültenlerine konu olmak gibi bir 'risk' beynimi kemirip duruyordu. Çıktım, 'Cat walk ile Recep İvedik yürüyüşünün bileşimi' olarak niteleyebileceğim tuhaf adımlarla podyumun ucuna kadar geldim. Daha önce geçiş yapan profesyonel mankenlerde gördüğüm şeyi taklit ettim. Elimi cebime koydum, bir sağa, bir sola yarım dönüş yapıp geriye doğru birkaç adım attıktan sonra 180 derecelik dönüşümü tamamlayıp yine aynı adımlar ve kafamda 'Aha şimdi takılıp düşeceğim' korkusuyla yürüyüşümü tamamladım.
Bana göre muhteşem bir performans sergilemiştim. Meğer heyecandan çok hızlı yürümüşüm.
Bunu bir takipçimin gönderdiği yorumdan anladım:
'Abi otobüse yetişebildin mi bari?'