Geçen haftanın değil, yılın, hatta yüzyılın trafik magandasıydı. Herkes gibi ben de onu haber bültenlerinde dehşetle, ibretle izledim. Bakırköy-İncirli mevkiinde, içinde hasta bulunan ambulansın önüne direksiyon kırıyor, sıkıştırıyor, onu yoldan çıkarmaya çalışıyor, sadece ambulansın içindeki hastanın ve görevlilerin değil, trafikteki herkesin hayatına kast ediyordu. Baktım baktım, gözlerime inanamadım. Ambulansın içinde kalbi tekleyen, en kısa sürede hastaneye yetişmesi gereken bir hasta, onun nabzını almak isterken, magandanın manevraları yüzünden sağa sola savrulan sağlık görevlileri...
Ertesi gün haberin devamını izledim; kahrolarak... Trafik ekipleri o magandayı bulmuş. Polislerin arasında karakola giderken pis pis sırıtıyordu. Neden sırıttığını daha sonra hep birlikte öğrendik. 'Trafiği tehlikeye düşürmek ve tehlikeli araç kullanmaktan' sadece 324 lira ceza kesilmiş ve serbest bırakılmıştı... Kameralara doğru gülerken çok iyi biliyordu ki, bu ülkede caydırıcı trafik cezası yok. Yine çok iyi biliyordu ki, bu ülkede adam öldürmenin, birinden intikam almanın, terör estirip dehşet salmanın en kestirme ve en hafif ceza ile atlatılacak yöntemi, direksiyon başına geçmek... Yahu adam, adı üzerinde 'can kurtarmaya' çabalayan cankurtaranı engellemeye çalışıyor. Bunun adı 'cinayete tam teşebbüs' değil de nedir?
Ben bu satırları cuma sabahı yazıyorum. Bu köşe size ulaşana kadar bir cumhuriyet savcısının çıkıp o magandayı yeniden adalet önüne çıkarmasını umut ediyorum. İnşallah öyle olmuştur. Yoksa çok şey mi bekliyorum, ne dersiniz?