Bu köşede kim bilir kaç kez yazdım, 'Yeni çağda ülke tanıtımı yapmanın en kestirme ve ucuz yolu sinema perdesinden, televizyon ekranından geçiyor' diye... Çünkü hayatımız artık sinema perdelerine, televizyon ekranlarına, cep telefonlarına ve tabletlere odaklı. Sinema dediğiniz ise sadece salonlarda izlenen bir sanat dalı olmaktan çoktan çıktı. Artık dilediğiniz filmi, vizyon tarihinden çok kısa bir süre sonra 'tık' diye cebinize indirebiliyor ya da evinizin konforunda televizyondan izleyebiliyorsunuz.
Televizyon dizileri için de saatlerce ekran başında kalmanıza ve sonu gelmez reklam kuşaklarına tahammül göstermenize gerek yok.
İnternet mucizesiyle hepsi 'hap gibi' emrinize amade...
İşte bu nedenledir ki artık bir ülkeyi tanıtmak için fuarlara, sempozyumlara, yabancı elçiliklerde düzenlenecek protokol etkinliklerine gerek kalmadı. Bir yapımcıya devlet tarafından sponsor olmanız, teşvik vermeniz ve ülkenizi tanıtan bir filme evsahipliği yapmanız yeterli.
Dünya bunu uzun yıllardır yapıyordu. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı da harekete geçti. Şimdi Türkiye'de film çekecek yabancı prodüksiyon şirketlerine, yapacakları harcamanın yüzde 30'u bakanlık tarafından ödenecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrıca, önemli bir ihraç kalemi haline gelen yerli dizileri de mali açıdan teşvik edecek.
Türkiye zaten doğal bir film platosu.
Boğaz'ın nefes kesen güzellikleri, Antalya'nın mavi ile yeşilin buluştuğu muhteşem koyları, Bodrum'un dillere destan büyüleyici atmosferi, Kapadokya'nın nefes kesen peri bacaları hangi filme fon oluşturup da o yapımı cazip hale getirmez ki! Bir de işin içine 'yüzde 30'luk teşvik' girince, Türkiye niye uluslararası sinemanın yeni üssü olmasın ki... Hatırlayın; bir tek 'Geceyarısı Ekspresi' filmi, imajımızı nasıl da aşağı çekmişti.
Şimdi sinemanın gücünü aksi yönde kullanma zamanıdır.
Bu müthiş projeye fikri bir katkı da benden olsun. Malum, sanat ve sanatçı dostu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in bir hayali gerçekleşmek üzere. Antalya;
Hollywood'u, Bollywood'u, Cinecitta'yı kıskandıracak uluslararası bir film platosuna kavuşmak üzere.
Bakanlığın teşvik projesi, Antalya Film Platosu ile entegre edilip yabancı yapımcılara bir de ucuza teknik hizmet sunulursa, Türkiye kısa zamanda 'sinema ülkesi' haline gelir. Burada çekilecek filmler ve dizilerle ülkemize turist akını öyle bir ivmelenir ki, ağızlar bir karış açık kalır. Türkiye'yi şiddet ve terör ülkesi olarak göstermek isteyenler de bu sayede yaya kalır.
Ancak burada çok dikkat edilmesi gereken önemli bir nüans var. Hangi film ve dizilere teşvik verileceğine işinin ehli, araştırmacı kişilerden oluşan tarafsız bir değerlendirme kurulunun karar vermesi gerekiyor.
Çünkü ben festivallerde, Bakanlık'tan 500 bin lira teşvik alıp Türkiye'yi karalayan filmlere rastlamış ve çok üzülmüştüm.
Bu kaygımı geçen cumartesi gecesi a Haber ekranlarında da seslendirdim.
Aman diyeyim; paramızla rezil olmayalım...